Yüce Allah, insanın doğasında bulunan bazı zayıflıklardan bahseder. Kur'an’a göre insan zayıf yaratılmıştır. [1] Tabiatı gereği unutkandır, [2] cimriliğe [3] ve tartışmaya meyillidir, [4] acelecidir, [5] sabırsız ve hırslıdır. [6] İnsanın olumsuz yönlerinden biri de zaman zaman nankör olmasıdır. Yüce Rabbimiz Adiyat Suresinde bu gerçeği şöyle ifade etmektedir: “İnsan, rabbine karşı çok nankördür. Şüphesiz ki buna insanın kendisi de şahittir.” [7]
Nankörlük, nimete karşı kör olmak demektir; nimeti görmezden gelmek, yapılan iyilikleri unutmak demektir. Peygamberimizin (s.a.s.) ifadesiyle nankörlük; verilen nimeti dile getirmemek, onu yok saymak demektir. 2
Hayatta birçok nankörlük örneği vardır. Öyle ki; sahip olduğumuz nimetleri sıradanlaştırmak ve onların kıymetini bilmemek, nankörlüktür. Başkalarının yaşantılarına bakıp elindeki nimetleri görmemek ve hayatından memnun olmamak, nankörlüktür. O hâlde yapmamız gereken, elimizde olmayana odaklanmak yerine, elimizde olanların kıymetini bilmektir. Çünkü Yüce Allah, nimetleri de zorlukları da insana taşıyabileceği kadar verir. Bu da O'nun adaletinin bir gereğidir. Daha iyi imkanlara ulaşmak için elbette gayret edebiliriz ancak bunu yaparken hırsımıza yenik düşmemeliyiz.
Rabbimizin nimetlerini inkâr etmek, Yüce Allah’a karşı yapılan nankörlüktür. Aldığımız her nefes, içtiğimiz her yudum su, üzerimize yağan sayısız nimet, hepsi Rabbimizin lütfudur. Bu nimetlerin değerini bilmemek, nankörlüktür. Bu sebeple doğrudan veya dolaylı her türlü nimeti veren Yüce Rabbimizi asla unutmamalıyız. Kulluk görevlerimizi asla ihmal etmemeliyiz. Rabbimizi yalnızca sıkıntı anında değil; bolluk ve huzur içindeyken de hatırlamalıyız.
Unutmayalım ki nankörlük sadece Rabbimize karşı değil, insanlara karşı da sergilenen bir tutumdur. Anne ve babamızın verdiği emeği unutmak da nankörlüktür; eşimizin gösterdiği fedakârlığı görmezden gelmek de nankörlüktür. Dara düştüğümüzde uzatılan yardım elini, sıkıntımız geçtikten sonra yok saymak da nankörlüktür; insanlardan küçük bir teşekkürü esirgemek de nankörlüktür. Peygamberimiz (s.a.s.) bu konuda bizleri şöyle uyarmıştır: “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez.” [8] Bu hadis-i şerif, şükran duygusunun sadece Allah'a karşı değil, aynı zamanda insanlara karşı da gösterilmesi gereken temel bir ahlaki sorumluluk olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Nankörlük hastalığının ilacı şükürdür.
Şükür; yapılan iyiliğin kadrini bilmek ve ne gerekiyorsa onu yapmak demektir. Şükür yalnızca dilde değil; kalpte hissedilen, davranışlarla gösterilen bir minnettarlık hâlidir. Şükreden kişi, sahip olduğu nimetlerin değerini idrak eder, Allah’a olan bağlılığını güçlendirir ve hayatı-na bereket gelir.
Ey Rabbim! Bizleri, nankörlerden eyleme! Kalplerimizi şükürle doldur, dilimizi hamd ile süsle, hayatımızı nimetlerin farkın-da olan bir bilinçle yaşamayı nasip eyle! (Âmin)
Kaynaklar :
[1] Nisa, 4/28.
[2] Taha, 20/15.
[3] İsra; 17/100.
[4] Kehf, 18/54.
[5] İsra, 17/11.
[6] Mearic, 70/19.
[7] Adiyat, 100/6-11.
[8] Tirmizî, Birr, 35