O yıl Sonbaharın ılıman havasında Balıkesir’de eş dost ziyaretleri yaparken bir taraf-tanda çiçeği burnunda bir öğretmen olmanın mutluluğunu yaşı- yordum. O yıllarda Cumartesi günleri yarım gün mesai vardı. İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün kapısından içeri girdiğimde kalbim heyecanla çarpıyordu. Müdür yardımcısı dosyamı açtı, gözlüklerinin ardından bana baktı ve nazik bir ses tonuyla, “Dursunbey ilçesi Süleler Köyü öğretmenliğine atandınız,” dedi. Bu sözler bir ömür boyu unutamayacağım mesleki başlangıcımın heyecanlı müjdesi oldu. Bir başka sevincim Balıkesir otobüs garajından her gün otobüs kalktığını, ilgili müdür yardımcısından öğrenmem oldu.
Ertesi gün, yani Pazar sabahı, çocukluk arkadaşım Resul’ü yanıma alarak garaja gittim. Resul aslen Demircili olmasına rağmen babasının ticari hayatı nedeniyle ailecek Balıkesir’de yaşıyorlar. Ailecek tanış olmamız görev yerim hakkında bilgilenmem açısından son derece yararlı oldu. Dursunbey’de bir hemşerimizin daha olduğu ve ticaret-le meşgul olduğunu öğrendim. Bu durum henüz görev yerimi görmeden beni sürekli motive eden unsurlardı.
Pazar günü garaja giderek otobüs yazıhanesini bulduk. Biletlerimizi alırken yolculuğumuzun saat 15.oo başlayacağını öğrendik. Bizim için saatler ağı ağır işliyordu. Beklemek bir hayli sıkıcı olmasına rağmen yapacak başka bir şey yoktu. Nihayet beklediğimiz saat geldi ve çevre köylerden olduğunu, tanıdıkça öğrendiğimiz yol arkadaşlarımız ile yolculuk başladı. Otobüsün Kavacık isimli bir nahiyeye kadar gittiği bilet alırken öğrenmiştik. Yolculuk esnasında bize Süleler Köyünün yürüme mesafesinde çok yakın olduğunu yol arkadaşlarımız anlattılar. Balıkesir - Kavacık arası 70 km olmasına rağmen tamamen stabilize ve çok virajlı olan yolu, ağır aksak alıyorduk. Bu arada bazı köylerde inen yolcular ve bagaj eşyaları da zaman alıyordu. Kepsut ilçesini geçtikten sonra yol sürekli rampa tırmanmaktı. Stabilize yol, viraj, rampa tırmanma ve bu rampalarda ne kadar zorlandğını anladığımız otobüsün homurdayan sesi yol cu sohbetlerine karışıyordu.
Nihayet dört saat süren yolculuğun sonunda Kavacığa ulaştık. İnişte Süleler’e nasıl gideceğimizi öğrenip hemen yaya olarak yola çıktık. Daha Kavacıktan yeni çıkmıştık ki bizim köy tam karşımızda gözüktü. Beş on dakika içinde ulaşılacak bir mesafede oluşu oldukça hoş bir durum. Fakat Resul endişelenmeye başladı. Endişesi yemek ve yatacak yer sorunu idi.
Sürekli olarak “Bu akşam nerede kalacağız, yemek bulabilir miyiz?” endişesi içinde idi. Ben ise onu teskin etmeye çalışıyordum: “Biz bu köye öğretmen olarak atandık. Kendimiz için et tutmaya geldik. Muhtarı buluruz. O bize yardımcı olur. Endişelenmene gerek yok dedimse de ısrarla bu düşüncesini dillendirince önümüzde gitmekte olan ve köyden olduğunu düşündüğümüz bir beye bu durumu soralım dedim. Biraz hızlanarak Bu şahsa yetiştik ve kendimizi tanıt-tık. Resul sorunu sor bakalım” dedim.
Resul, benim bu köye öğretmen olarak atandığımı ev tutmak için geldiğimizi anlatıp Amca “Akşam oluyor. Burada yemek bulabilir miyiz, yatacak yer bulabilir miyiz’ sorunca aldığımız cevap hem hoşumuza gitti ve hemde 18 lik gençlerin aldığı bir hayat dersi ve tecrübesi oldu.
Süleler Köyü sakinlerinden olduğunu söyleyen bu amca, bu köyden olduğunu söyleyip bize karşımızda yükselen minareyi göstererek ‘Önce hoş geldiniz’ dedikten sonra bu minareyi görüyor musunuz ‘Bu minareleri gördüğünüz yerde aç kalmazsınız, açıkta kalmazsınız’ 18 yaşındaki iki genç olarak köylerimizdeki misafir severlik kültürünün ilk dersini almış olduk.
Nihayet kısa süre sonra köye ulaştık. Bizi köy odasına götürdüler. Akşam namazından sonra Bir evden yemekler geldi. Odada mevcut misafirlerle beraber akşam yemeğimizi yedik. Bu yemek her gün ve üç öğün olarak köy evlerinden sıra ile gelirmiş. Süleler köyünde bu yemek kültürü çok önemli bunu köye temelli gelince öğrendim ki. çevre köylerden şehre gidip gelen insanlar hep bu köye misafir olup nahiyeden gelip giden otobüse buradan hareketle sabah akşam böyle ulaşıyorlar. Şayet bu yöne gelen yolcu çok olursa otobüs Süleler köyüne kadar geliyor.
Yemekten sonra köy sakinleri odaya gelmeye başladı. Bu arada muhtarımız Ahmet Güneş ( Lakabı Kiremitçi İmiş ) geldi. Tanışma ve hoş beşten sonra durumumuzu anlattık ve ev bulmamız gerektiğini, belirttik. Bu sorun kısa sürede çözüldü. Köy meydanında bir kahvehane var ve kahvehanenin üstü boş bir ev 15 TL aylık ile burayı kiraladık.
Sabah saat 06.00 da otobüse yetişebilmek için yeni tuttuğumuz evde istirahate çekildik. Bu arada yine bir sürpriz bizi bekliyormuş. Köyden gelin alma merasimleri varmış ve nahiyeden gençlerden oluşan kalabalık bir gurup, davullar zurnalar eşliğinde köye gelerek eğ-lence başlattılar. Resul sonuna kadar izleyeceğini söyledi fakat ben uyumak istediğimi söyleyerek istirahate çekildim. Sabah geri dönüş yolculuğu başladığında Resul, ballandıra ballandıra bana gördüklerini anlatıyordu ve iyi ki seninle gelmişim benim için harika bir tecrübe oldu derken bana düşen de onun mutluluğunu paylaşmak oldu.
DEVAM EDECEK