saklansan da gözlerden ırak
dağlar ardına
buluşur ruhları karataşla kocayaylanın
her gece burada
ressamın nahhadın yazarı halının kentin
tüketemez gizemini anlat rüyalarımda
yükselir ilkin mavi düşler öğrenci evlerinden
yavaş kuytu sıcaklığı kasabanın
eritse de eksilmez kar bir türlü çatılar üstünde
çıkaramaz hayatından zemherini
kokusunu narın ayvanın
mahallende
hünnap sarkan
duvarlarında gezinirken kediler
kırlangıçların çığlığı duyulmaz oldu
ömürleri mi yetmedi
Kırıldılar mı
dönemediler hâla
okul saçaklarındaki yuvalarına
biliyorum
gövden odlu yüreğin yaralı
ruhun depremli derinden
duymaz mı acep yolcuların
hisarda
evliya çelebinin dilinden
ölümünü bekleyen son boncuklu evden yükselen ağıdı
kendini dağların tepelerin ardına
hüznünü yüreğine saklayan yavaş şehir
beni de kabul et
göğünle yeşilinle
çıkma düşlerimden
boğdu bu koşuşturmalar aldatıcı görüntüler
plastik gülüşler
taze dağ havasını esirgeme
yavaşlat hepimizi
anlamak için
durup ince şeyleri
kelebeklere yaban güllere
pınarlarına konuk et
akalım bulanmadan donmadan…