Yüce dinimiz İslam, birey ve toplumun iyiliğini hedef alan, ilahi emir ve yasaklarıyla bütün hayatı kuşatan, insanları edep ve ahlak sahibi kılmaya çalışan en son ve mükemmel dindir.
Kalplere en yüksek ahlak esaslarını yerleştirmeyi amaçlayan İslam, faziletleri yok eden, insan şahsiyetine yakışmayacak her türlü tavır ve davranışı da yasaklamıştır. Dinimizin yasakladığı, haram kıldığı kötü huyların en yıkıcılarından biri de gıybettir. Gıybet, kırgınlık, dargınlık, düşmanlık ve huzursuzlukların temelidir. Sevgi ve dostlukları ortadan kaldıran gıybet, manevi bir hastalıktır. Din kardeşini, onun yokluğunda arkasından hoşlanmayacağı bir şekilde anmak anlamı-na gelen gıybet Kur’an’da “Ey iman edenler, zannın birçoğundan kaçının. Çünkü bazı zan günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Kiminiz de kiminizi arkasından çekiştirip gıybet etmesin. Sizden herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. Allah’tan korkun çünkü Allah tövbeleri kabul edendir, çok esirgeyicidir.’’ (1-2) ayetinde ölmüş kardeşinin etini yemeye ben-zetilmiştir.
Gıybet dil ile yapıldığı gibi kaş-göz işaretleri, yazı ve hareketlerle de yapılmaktadır. Hangi şekliyle olursa olsun bir Müslümanın diğer Müslüman kardeşi ile ilgili gıybet etmesi, çekiştirmesi haramdır. Dirilerin gıybetini etmek haram olduğu gibi ölülerin arkasından da gıybet etmek haramdır. Önü alınmadığı takdirde gıybet, toplumda birlik ve beraberliğin bozulmasına, sevgi ve saygının kaybolmasına neden olur. Peygamber Efendimiz bu gerçeği bize şöyle haber vermektedir: “Eğer o söz denize karışsaydı, onun suyunu bozardı. ” (3)
Ailede karı-kocanın birbirinin gıybetini yapması da çok çirkin ve yanlıştır. Bu davranış sadece gıybeti yapılan eşin değil; aynı zamanda kişinin kendi değerini ve ailesinin değerini de düşürür. Aile huzurunun bozulmaması ve devamının sağlanması için, aile mahremiyetine ve sırların açıklanmamasına özen gösterilmelidir.
Günümüzde oldukça yaygın olan bu çirkin huydan kurtulmanın en önemli yolu, şüphesiz, işe önce kendimizden başlamak olacaktır. Samimi bir mü’min, başkalarını çekiştirmek-ten, insanların arasını bozacak her türlü söz ve eylemden mutlaka kaçın-malı; gıybet yapılan ortamlarda bulunmamalı; bu işleri yapanları gördüğünde hemen uyarmayı kendine görev bilmelidir. Doğruyu konuşmak için birbirimize arkamızı dönmeyi beklemek yerine, doğruları yüz yüze konuşabilmeyi başardığımız gün, ikiyüzlülüğün de önüne geçebileceğimizi unutmayalım.
Gelin; konuşmalarımızı, kusur aramaya değil; güven ve itimada, güzellikleri ortaya çıkarmaya ayıpları örtmeye vesile kılalım. Elinden ve dilinden, bütün insanların emin olduğu kişilerden olmak için gayret gösterelim.
Konumuzu peygamberimizin bir hadisi ile bitirelim: “Karşılığında bana dünyayı verseler bile bir insanı hoşlanmayacağı bir şey ile taklit ve tavsif etmeyi kesinlikle sevmem.” (4)
Kaynaklar :
1. Hucurat Suresi, 49/12
2. Hucurat Suresi, 49/12
3. Tirmizi, Sifatu’l-Kiyame, 52
4. Ebu Davud, Edeb,40.