Mustafa KAYA


TAVSİYE EDEN İLE TAVSİYE ALAN AYNI İNSAN OLABİLİR Mİ ?

"... Öğrencim, benim gibi öğretmenlik mesleğini seçmiş, mesleğinin de –son zamanlarda ne yazık ki birçok insanın aksine severek yapmak isteğinde olan meslektaşım. Kendi öğrencilik yıllarında ve benim gibi öğretmenlerin o zaman ki davranışlarından uzun uzun bahsettikten sonra; “Hocam ne güzel günlerdi, tekrar geri dönme ihtimalimiz olsa keşke!” dedi. Garipsedim açıkçası bu temennisini! ..."


Geçenlerde bir öğrencimle zaman ve mekan üzerine uzunca bir konuşma gerçekleştirdik. Cep telefonları ile uzun konuşmalar yapmanın sakıncalı olduğunu elbet biliyoruz, ancak konu iyi olunca, konuşan iyi olunca gerçekten insanın bir anda sağlıklı düşünme yetisini yitiriyor. Biz gene de sağlık ile ilgili tavsiyelere uyma konusunda hassasiyet göstermeliyiz.

               Öğrencim, benim gibi öğretmenlik mesleğini seçmiş, mesleğinin de –son zamanlarda ne yazık ki birçok insanın aksine severek yapmak isteğinde olan meslektaşım. Kendi öğrencilik yıllarında ve benim gibi öğretmenlerin o zaman ki davranışlarından uzun uzun bahsettikten sonra; “Hocam ne güzel günlerdi, tekrar geri dönme ihtimalimiz olsa keşke!” dedi. Garipsedim açıkçası bu temennisini! Bize göre mesleğe yeni adımını atmış bir gencin, daha yolun başında maziye gitmeyi hayal etmesi beni biraz üzdü. Ben de aslında her çağın insanının kendine göre özellikleri olduğundan bahsettim. Öğrenciöğretmen ilişkileri hakkında daha önce yazmış olduğum yazılarda da bahsettiğim gibi; milattan önce bile şikâyetlerin, serzenişlerin olduğundan söz ettik.  Karşılaştığımız sorunlara çözüm yolları bulabilmek için zaman zaman öğretmenin kendini öğrenci yerine, zaman zaman da veli yerine koyması gerektiğini söyledim. Teknik tavsiyeler bilgimiz, görgümüz ve tecrübemiz doğrultusunda elimizden geldiğince söylemeye çalıştık.

               Gençlerin ruh halleri, hayattan beklentileri ile gelecek ile ilgili hayaller, orta yaşın üzerine çıkan bizler arasında her zaman sohbete konu olur. Ancak, aynı yaş grubundaki insanlar olarak gençleri tam da anlayabilmiş değilmişiz. Bahsettiğim öğrencimin geçler ile aradaki yaş farkının bize göre daha az olması hasebiyle daha iyi çözmüş olduğunu gördüm. Teknolojinin artık geleneği, göreneği, istek ve arzuları ürettiğini, yaşamın gereklerini tamamen hız ve haz üzerine kurulu olduğunu o kadar ve güzel ve güncel örneklerle anlattı ki kendi çocuklarımda ve yakınlarımızın çocuklarında bunu daha rahat fark edebildim. 

               “Ava giderken avlanmak” deyimi olumsuz manada kullanılır. Bence tavsiye ederken tavsiye almak, tam zıttı ve olumlu anlaşılmalı. Yaşımız ne olursa olsun, eğitim seviyemiz ne olursa olsun, her zaman “öğreneceğimiz daha çok şey var!” diyebilmeliyiz.

               Rus edebiyatının dâhilerinden biri olan Tolstoy çok sevdiğim bir yazardır. Mümkün mertebe özlü sözlerinden ilham alırım. Tolstoy der ki; “Kimse kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir, bilmelisin! Küçümsediğin her şey için gün gelir, önemsediğin bir bedel ödersin!”

               Kısaca hayatımızda kimi zaman küçük büyük insanlardan öğrenebileceğimiz bir çok hususu kendimizden daha küçük ya da akademik olarak eğitimsiz görerek büyüklenmenin ve böbürlenmenin yersiz olduğunu anlamalıyız. Tavsiye eden veya nasihat edenin kimliğine değil; tavsiyesine veya nasihatin bizzat özüne bakmalı ve ondan en fazla şekilde faydalanmalıyız. Ves selam…

YAZARLAR