İşimiz bizzat eğitim öğretim hayatının içinde olduğu için gözlemlerimizi her geçen gün biriktirerek ve değiştirerek devam ettiriyoruz. Bizim işimiz kurumsal olarak eğitim - öğretim hayatının içinde ama aslında; insanoğlunun her birinin doğumundan ölümüne hem kendisi hem de etrafı eğitim öğretim hayatının içinde olması gerekli olan bir durum. Yoksa der miydi peygamberimiz; “beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.”
Dünyanın her yerinde, yeryüzünün başlangıcından bu yana insanlar öğrendiği, tecrübe ettiği her şeyi birilerine aktarır. Genelde de kendinden sonra nesle aktarır. Çokta bilimsele kaçmadan söyleyeyim ki; aktarılan her bilgi, muhatabı tarafından alınır ve kapasitesince geliştirilir ya da aynen uygulanmaya devam edilir.
Tecrübeler, özellikle 1900’lü yıllara kadar millileşen, milletleşen daha geniş bir anlatım ile aktaracak olur isek; belli bir coğrafyada yaşayan ve kendince bütünlük oluşturan insanlar birbirlerine aktarır idiler. Son yüz yıldır bilgi üretilir, işlenir ve satılır oldu, her topluma her topluluğa ve değişik amaçlarla.
İnternet çağı dediğimiz son 20 - 30 yılda o kadar baş döndürücü gelişmeler yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor ki, ne takibi ne de irdelenmesi mümkün olmayan bir du-rum oluşturdu. Buda bizi adeta dumura uğrattı. Sosyal medya denen insanı asosyalleştiren medya; bilgiyi, görgüyü ve yaşantıyı saniyeler içeri-sinde dünyanın her tarafına yayar oldu. Daha önce kıskanılan bilgi artık tüm dünyaya dağıtılır oldu.
Çağımızın insanında, “izimler” den kaynaklı insani olmayı dejenere eden yozlaşma da internet çağına ve köyleşen dünyaya eklemlenince yalnızlaşan, sosyal medyanın kölesi olan ve biraz hayvanileşen biraz da bitkileşen ( oturduğu yerde kalıp hareketsiz bir canlı haline alan ) bir insan portföyü ile karşı karşı-yayız.
Tüm bu söylediklerimi başka başka kelimelerde başka başka yazılarımın içerisinde eritmiş idim. Bu yazımda da biraz sonra anlatacağım konulara nelerin temel sebep olduğunu ifade etmek için başlangıç kabul edin lütfen. Bununla beraber köyleşen dünya tabirinde ifade ettiğim gibi değişik coğrafyaları, değişik insan gruplarını kah gidip görerek kah medya üzerinden bilfiil içinde yaşayarak görme inceleme fırsatını, biraz önce eleştirdiğimiz teknoloji ile mümkün olduğunu araya sıkıştıralım.
Bugün, tüm bu gelişmeler dezenformasyonu, daha ziyade kapital hırslara alet olarak kullanılan tüm argümanları ile insanı insan yapan değerlerden uzaklaştırmaktadır. Bu, insanı yalnızlaştırmaktadır. İnsanı öyle yalnızlaştırmaktadır ki; ana – baba, çoluk – çocuk sahibi olmaktan tutun da, kediyi – köpeği vahşi hayvanları evlat edindirmeye kadar götürmektedir. Aniden sert bir sonuçlandırmaya götürmüş olduğumun farkındayım.
Bir yerde, insan neslinin sadece lgbt gibi sapık inanç ve çalışmalar yüzünden değil, evlenmeyen, evlense bile çocuk sahibi olmak yerine evcil hayvan sahibi olmayı tercih eden nesillerin çok yakın gelecekte yeryüzüne hakim olacağını ve insanoğlunun sonunun böylece hızla yaklaştığını okumuştum. Hakikaten de özellikle sosyal medyanın etkisiyle, yakın çevremizde görebileceğimiz gibi, içten içe, sinsice evlilik ve evliliğe dair düşünceler yavaş yavaş yok edilir oldu. Bunun sonucu evlilikler ertelenir, çocuk sahibi olmak ise asla düşünülmeyecek bir olgu oldu. Anne baba daha iyi bir hayat yaşamak üzere gece – gündüz çalışır oldu. Karı kocayı, çocuk anne babayı işlerin yoğunluğundan neredeyse tanıma-yacak hale geldi. Çocuk bir yük gibi görünür oldu ailelerde. Benim gibi eskiye nazaran az sayılacak iki çocuk sahibi olmak, artık yeni nesilde çok çocuk sahibi olmak olarak görülür oldu. Eskiden evlilikler, 25 yaşında “evde kaldı !” diye nitelenirken şimdi “Erken yaşta evlendi!” diye nitelenir oldu.
Yukarıda söylediklerimin eğitim – öğretim hayatını etkileri ile Demirci’nin geleceğini etkilerinden haftaya bahsedelim. İşler kötüye gidiyor ise bunu ifade etmeyelim mi? Alanımıza da direkt giren bu konularda toplumu uyarma görevini yapmaz isek da namus borcumuzu ödememiş olmaz mıyız?
“Demirci’nin yollarını yazamıyorsun!” diyen arkadaşa da şöyle ifade edeyim: Dilimiz ile sorumlulara ilettik. Ufak tefek düzenlemeler yapılıyor. Yine söyleriz, yine yazarız. Hepimizin yol derdi aslında hepimizi gerdi. Sabır lütfen!
İşiniz gücünüz rast gitsin! Yolunuz, yoldaşınız istediğiniz gibi olsun! Kalın sağlıcakla