Mustafa KAYA


SAVAŞMA AMA SAVAŞA HAZIR OL

"...Savaşta en önemli husus inançtır. Ne uğruna savaşır isen savaş inancın mertebesinde başarılı olursun. Uzatılır da biz vatan sevgisini imana bağlamışız, liderler lideri Hz. Peygamber’in sözüne uyarak. Biz şehitlik mertebesini en üst mertebe bilmişiz. Değerlerimiz uğruna; ölmeden ölmeyi şiar edinmişiz..."


                Geliyor gelmekte olan!. Yığınaktı, askeri hareketlilikti derken savaş çattı. Açıkçası olayın, bu boyutta olacağını düşünmemiştim. Az çok, dünya konjonktürünü takip etmeye çalışırım. Son elli yıldır bütün savaşlar İslam coğrafyası üzerinde olduğu ve Müslüman olmayanların üzerine kolay kolay bomba atılmadığı için bombalama ve silahlı harekât olmasını beklemiyordum.

                Olaya “oh ne güzel oldu!” diye yaklaşan militarist, menfaatperest ve her şeyi kendi inancı ve öncelikleri üzerinden düşünen insanlardan da nefret ediyorum. Hümanist çizgide görünüp, kendinden ya da kendine yakın olan insanlara karşı kötülük yapıldığında insanlığını hatırlayan, sözüm ona hümanistlerden de değilim. Ama 1500 yıllık öğretide olduğu gibi masum insanların – ister asker, ister sivil – öldürülmesi, yaralanması ya da savaştan olumsuz etkilenmesi de dini inancımıza ve geleneklerimize aykırı. Hele bir de sırf geyik olsun diye bile söylense; göç ile birlikte Ukraynalı ya da Suriyeli ya da başka  coğrafyalı  masum, mazlum kadınlar üzerinden espri yapılması gerçekten insanlık adına onur kırıcı.

                Ülkemizin jeopolitik konumu ilkokuldan üniversiteye aşağı yukarı her derste anlatılır, aktarılır. Batının doğuya, doğunun batıya kapısı, anahtarı konumundayız. Son büyük devlet Osmanlı’nın kurucu unsuru ve bakiyesiyiz. Yüzyıllardır süren doğu-batı gerginliğinin tam göbeğindeyiz. Dolayısı ile her savaş, her harekât ucundan göbeğine bizi etkiliyor. “Coğrafya kaderimizdir.” Sözü ne kadar da doğru. Kader bizi hem olumlu hem olumsuz etkiliyor.

                Savaş bize neyi hatırlattı biliyor musunuz? Başımıza gelebilecek en kötü senaryonun bomba, füze, savaş uçağı… Dolayısı ile vatanı savunmanın mutlak gerekliliği ve nihayetinde gerekli teçhizatı, donanımı önceden hazırlama gerekliliği. Aklınıza hemen silah, bomba vb. geliyor. Halbuki bunlardan da önce manevi donanımımızın en üst seviyede olması gerekliliği. Son yıllarda savunma sanayindeki olumlu gelişmeler işin maddi boyutu. Şüphesiz ki hepimiz bu adımlardan gurur ve mutluluk duyuyoruz.

                Savaşta en önemli husus inançtır. Ne uğruna savaşır isen savaş inancın mertebesinde başarılı olursun. Uzatılır da biz vatan sevgisini imana bağlamışız, liderler lideri Hz. Peygamber’in sözüne uyarak. Biz şehitlik mertebesini en üst mertebe bilmişiz. Değerlerimiz uğruna; ölmeden ölmeyi şiar edinmişiz.

                Tüm bu söylediklerim son yıllarda dumura uğradı diye itiraz ediyorsunuz. Bunu duyabiliyorum. Gençlerimizin duyarsız olduğunu düşünüyorsunuz. Hatta bunu daha da yüksek sesle söylüyorsunuz. Öyle düşünüyorsanız ve gerçekten öyleyse suçlusu bizzat kendimiz değil miyiz? Kendi çocuklarımızı, yeğenlerimizi, gençlerimizi karşımıza alıp geçmişimizi hatırlatarak değerlerimizi korumamız gerektiği ile ilgili kaç defa konuştuk? Kaç defa bu konuda sohbet edebildik? Para kazanmak, derslerdeki başarıları konuştuğumuzun yüzde onunu bahsettiğimiz konuya ayırabiliyor muyuz? Asıl mesele bu…

                Devam edelim mi? Düşünceleriniz önemli. Yoğunluğumuzdan dolayı birkaç hafta yazamadım. Ama yazmak okumaktan daha zor. Niyeti olanlara duyurulur.  Hani geçen gün yazmayacaksan ben yazayım diyene duyurulur.

YAZARLAR