Mustafa KAYA


MÜDÜR DEĞİŞİKLİKLERİ


               Kim ne derse desin, ben iyi olduğuna inandığım huylarımdan vazgeçemiyorum. Kötü olduğuna inandığım huylardan vazgeçebiliyor muyum? Evet, vazgeçebiliyorum. Sigara mesela. Gençliğimde yıllarca Sigara içmiş bir kişi olarak, hem de, adeta sakız çiğner gibi filtresini eze eze, her bir zerresini soluya soluya içine çekmiş biri olarak, sigarayı bıraktım. İyi olduğuna inandıklarımda da ısrar etmeyi seviyorum. Mesela olaylar meydana gelirken sükûnetimi koruyup, sonrasında yorum yapmak, daha önceki olaylarla ve yorumlarla kıyaslamak benim sevdiğim huylarımdan.

 

        Demirci'de, Türkiye'de, eğitim camiasının içerisindeki yöneticilik pozisyonlarında rotasyon olarak nitelendirilebilecek değişiklikler meydana geldi bu yaz. Okul müdürleri ve kurum müdürleri çoğunlukla yer değişikliği yaparak, bu hafta yeni kurumlarında / okullarında görevlerine başlayacaklar. Kısmen aynı yerinde görev yapacak arkadaşlar da, şu anki iktidar gibi, pozisyonları için onay almış ve 4 yıl daha aynı kurum / okulda müdürlük yapma hakkını almış olacaklar. 

 

               Başta Demirci deyip Türkiye'yi sonra ifade etmemi hata yapmama veya cahilliğime bağlayacak acelecilere, hemen cevap vereyim: Demirci'de bir buçuk aydır olduğu kadar Türkiye'nin tamamında bu kadar sohbet konusu olmamıştır da, ondan Demirci’yi ön plânda tuttum. Kahvehanelerden, esnaf dükkânlarına; devlet dairelerinden, İ köy tarlalarına konu enine boyuna tartışıldı, konuşuldu. 

 

               İddia ediyorum: atama yapılıncaya kadar, konunun tam göbeğindeki eğitim camiasında bile bu kadar konuşulmadı ve konu bu kadar merak edilmedi.

 

               Evet, Demirci Tam bir eğitim şehri. Bu memleket ya okumak, ya dokumak (son zamanlarda tercihler arasındaki ağırlığı en alt seviyeye indi.) ya da sigortalı bir iş bularak  göç yoluyla memleketi terk etmek (son zamanlarda en çok tercih edilen oldu.) zorunda olan bir memleket. İş sahalarımız, tarımsal arazilerimiz yetişen nesle tatmin edici cevap veremiyor. Halı fabrikaları benim çocukluğumdaki ve gençliğimdeki gibi 15 yaşına gelmiş her genci, vasıflı olup olmamasına bakmadan işe almıyor. Dolayısı ile konuya çare olmaktan uzakta. O halde köklü eğitim geçmişi, Eğitim Fakültesi, OKULLARDAKİ öğretmenlerinin çoğunluğu kendi memleketinden olan halkımız, çocuklarının okumasını ve okumuş adam olarak ekmeğini kazanmasını istiyor. Arazilerimizin durumu malûm, engebelidir. Son ononbeş yılda artan meyvecilik gelirimize rağmen, bu gelir de aile geçindirmeye yetecek fırsat vermiyor gençliğimize. Tarlalar bölündüğü gibi lüks tüketim adına, gösteriş yapmak için kredi ile ödeyemeyeceğimiz borcu alarak hacze düşmüş anne babanın evlatları olan gençlik memleketi terk ediyor. Eğitime bu haseple çok önem veriyor.

 

               Konu çok ağır, 7 den 77 ye ilgilendiriyor hepimizi. Çok fazla yazılacak mevzu var. Kısa keselim dedik bir kere. 

 

               Haftaya bir iki tespit ile, âcizane bir kaç tavsiye yaparak bağlamaya çalışalım mevzuyu.

 

               Hadi kalın sağlıcakla…

YAZARLAR