İlknur BURSALI


Mevlüt KAPLAN İle Röportaj


            İ. BURSALI: Yıllarını kitaplara adayan 87 yaşındaki usta kalem Mevlüt Kaplan, bugüne kadar yaklaşık 650 kitapla milyonlarca kişiye ulaştı. Türkiye’de yaşanılan zor koşullarda bile eğitim-öğretimin peşini bırakmadı ve hiç pes etmedi. Türkiye’nin ilk çocuk kitabı yazarlarından Kaplan, bugüne kadar çok sayıda kitap çıkarttı. Çocuk öyküleri, masallar ve çocuklar için şiir kitapları yazan Kaplan, 1950 yılında ilk kitabı çıkana kadar Türkiye’de çocuk kitapları konusuna kimsenin eğilmediğini belirtti bu dönemlere sizin rehberliğinizde bir yolculuğa çıkmak arzusundayız en büyük rehberimiz sizsiniz uygunsanız başlayabilir miyiz hocam;

            Sizi sizden dinlemeyi çok isteriz Mevlüt Kaplan değerli hocam kendinizi tanıtır mısınız?

            "Kitaplarımda geleceğin büyüklerine hitap ediyorum. Çünkü biliyorum ki onlar ilerde Türkiye'ye sahip çıkacak bireylerdir" diyorsunuz gelecek nesilden ümitli olduğunuzu bilmek sevindirici! Yeni neslin en büyük şansı nedir?

            M. KAPLAN: İlknur Hanım çağrınız üzerine Demirci’ye gelmekten, öğrencilerle, öğretmenlerle ve halkla buluşmaktan dolayı mutlu oldum.

            Demirci’de yapmış olduğumuz bir günlük etkinlik üzerine çok olumlu övücü sözlerinizden etkilendim. Çok teşekkür ederim.

            Şair ve yazar. 20 Haziran 1930, Ökes köyü / Akşehir / Konya doğumlu.  Köyünde 3 yıllık eğitmenli okulu bitirdi.  4. Sınıfı komşu köyde okurken İvriz Köy Enstitüsü’ne gitti, 5. sınıfı sınavla atladı (1945). Öğretmen oldu (1948). Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü (Gazi Üniversitesi) Özel Eğitimi Bölümü’nü (1955). İstanbul Eyüp Levazım Yedek Subay Okulu’nu, Londra Marlybone Koleji’ni (1962) bitirdi. Bir yıl Londra BBC Radyosu’nda çalıştı (1963), BBC ve Kıbrıs Bayrak Radyosu’nda izlenimlerini anlattı.

            Çocukluk yıllarında çıraklık, çobanlık; Akşehir köylerinde ilkokul öğretmenliği yaptı. (1948-53) Nasrerrin Hoca Gazetesi’nde yayımlanan Eşeğimiz ve Ben adlı bir öyküsü yüzünden komünizm propagandası iddiası ile yargılandı, aklandı (1953).

            Askerliğini Mersin 3. Astsubay Ortaokulu’nda Yedek Subay Öğretmen olarak tamamladı (1956).

            Mersin’de (1955), Antalya (1957) ve İzmir’de İlköğretim Müfettişi iken 1971’de Bakanlıkça kıdemi 3 yıl indirildi. 11 ay boykot etti. Maaş almadı. Öğretmenlerin maddi destek verme girişimi nedeni ile hükümete karşı gelme suçundan kıdemi 3 yıl daha geriye çekildi. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ile görüşerek haklarını geri aldı (1972). Soruşturmasız İlköğretim Müfettişliği görevinden uzaklaştırıldı (1979). Gaziemir Lisesi Eğitim Uzman Yardımcılığı’na verildi. Danıştay kararı ile geri döndü (1982). 1996’dan 2000 yılına dek Kültür Bakanlığı Danışmanlığı görevinde bulundu. 1981’de emekliye ayrıldı, 1964 yılında oğlu adına kurduğu Özgür Eğitim Yayınevi’nin başına geçti. 1997’de Mevlüt Kaplan Edebiyat Ödülü adlı yazma yarışmasını başlattı.

            Yazın yaşamı 1945 yılında Konya Ereğli İvriz Köy Enstitüsü’nde başladı.

            İlk şiiri “Yaylada”, 1946’da Samsun Yayla dergisinde çıktı.

            Yurt, Edebiyat Dünyası, Yeni Ufuklar, İmece, Demet, Aykırısanat, Ardıçkuşu, Damar, Agora, Çalı, Berfin Bahar, Ülkü, Köy Postası, Erciyes, Damla, Sultandağı, Mavi, Kaynak, Yücel, Gayret, İvriz, Varlık, Kıyı, Düşün Sanat, Güncel Sanat, Şehir, Esinti dergisinde, Yeni Konya, Akşehir, Milliyet, Demokrat, İzmir, Sabah Postası, Demokrat Ege, Yeni Asır, Cumhuriyet gazetesinde makale ve şiirler yazdı.

            1947’den sonra çeşitli dergi ve belediyelerin açtığı yarışmalarda ödüller kazandı. İlk ödülü şiir dalında 1947’de Bursa Nilüfer Dergisi’nde üçüncülük ödülü ile başladı. 1948’de Edirne Damla Dergisi’nden birincilik, 1948’de şiir dalında Konya Valiliği’nden birincilik, 1954’de öykü dalında Gazi Üniversitesi Edebiyat Bölümü Kültür Kolu’ndan birincilik, 1962’de şiir ile Londra Kıbrıs Türk Cemiyeti’nden ikincilik, 1962’de öykü ile Konya Turizm Derneği’nden birincilik, 1962’de şiir ile Yeni Konya Gazetesi’nden ikincilik, 1963’de makale ile Konya Turizm Derneği’nden birincilik, 1972’de şiir ile İstanbul Taşlı Tarla Dergisi’nden ikincilik ödülleri aldı. 1993’de araştırma dalında İzmir-Dikili Belediyesi’nden üçüncülük, 1994’de şiir ile Adana Altınkoza Şenliği’nden basılmaya değer ödülü, 1996’da roman dalında Ankara-Çankaya Belediyesi’nden üçüncülük, 2001’de Türk Diline katkısı nedeniyle Kosova Türk Kültür Sanat Derneği Türkçem Dergisi’nden Uluslararası Yılın Ödülü’nü aldı. 2006’da İzmir’i Sevenler Kültür Platformu’ndan Onur Ödülü, 2007’de Azerbaycan Gence Pedagoji Üniversitesi’nden Fahri Doktora Ödülü, 2007’de Azerbaycan Uluslararası Bilim Kurulu’ndan birincilik roman ile (Dünya Çocuk Edebiyatı Ödülü), 2008’de şiirle Ilgın Beykonak Bilim-Külütr Vakfı’ndan birincilik, 2008’de edebiyat ve sanata katkısı nedeni ile İzmir Lions Kulüp’den Onur Ödülü geldi. 2009’da edebiyata hizmeti nedeni ile Konak Belediyesi Meclisi tarafından oturduğu sokağa Mevlüt Kaplan adı verildi. 2011’de İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu tarafından En Başarılı Şair Ödülü, 2014’de edebiyat ve sanata katkısı nedeni ile Konak Belediyesi tarafından yaşamı, sanatı kaset yapıldı, Ustaya Saygı Günü düzenlendi. 2015’de 70. Sanat Yılı nedeni ile Konak Belediyesi, Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği, Kıbrıs, Irak, Balkanlar, Avrasya Türk Edebiyatları Kurumu Derneği (KIBATEK) ve Müfettişler Derneği tarafından 70. Sanat Yılı etkinliği düzenlendi.

            Türkiye Öğretmen Dernekleri Ulusal Federasyonu Genel Merkez Yöneticiliği yaptı. 1965’te Fakir Baykurt ve doksan üç arkadaşıyla Türkiye Öğretmenler Sendikasının (TÖS)ün kuruluşunu gerçekleştirdi, Ege Bölgesi Temsilcisi olarak TÖS Genel Merkez Yöneticiliğine getirildi. İzmir’de ilk kez Türkiye İlköğretim Müfettişleri Sendikasını (TİM-SEN)’i kurdu. TÖB-DER ve EĞİT-DER kurucusu oldu.

            1996’da Mehmet Başaran, Talip Apaydın, Fakir Baykurt, Mahmut Makal gibi 33 şair yazar arkadaşı ile Çağdaş Eğitim ve Köy Enstitüleri Vakfı kurucuları arasında yer aldı. Eğitimciler Derneği, Edebiyatçılar Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası, , Atatürkçü Düşünce Derneği, Türk Dil Derneği üyesi, Kıbrıs-Avrasya-Balkanlar Türk Edebiyatları Kurumu Derneği (KIBATEK) ve Tüm İlköğretim Müfettişleri (TİM-DER) Genel Başkanıdır.

            “Kaplan, satırlarını çocuk evrenine armağan ederken özellikle de köylerden, kasabalardan yükselen seslerin, renklerin, kokuların yansımalarını içtenlikle yansıtır. Hem geçmişte hem de bugünde dolaştırır kalemini. Olağanüstü serüvenler, düş yüklü masallar anlatmaz, Anadolu’nun bağrından gelen ırmağı akıtır sadece. Bu ırmak akarken çocuklara bilgece iletiler bırakmayı da unutmaz. (…)

            “Dilini, biçemini, halkın dilinden beslenen bir Türkçe ve gerçekçi anlatıma dayıyor. Laf kalabalığından uzak duruşu, anlatım kısırlığı olarak değil, aksine anlatım zenginliği olarak yansıyor öykülere.” (Cumhuriyet Kitap / Mavisel Yener)

 

 

            ESERLERİ:

            Şiir: Anadolu Yankıları (1951), Cıvıltı (1950), Ozanca (1951), Sevgi Barışla Büyür (1996), Cumhuriyet Dönemi Çocuk Şiirleri Seçkisi (Ergun Enver ve Ahmet Özer ile birlikte 1998), Yaşama Sevinci (2002), Atatürk Şiirleri (2008), Belirli Günler ve Haftalar Şiirleri (2008), İlk Aşkım Son Şarkım (2016).

 

            Masal: Ceylan Kuzu (1960), Peri Kızı (1960), Aksi Horoz (1960), Zallak ile Mallak (1960), Devler Arasında Bir Kız (1960), Zanuşakları (1960), Seçme Türk Halk Masalları (1963), Keloğlan ile Delioğlan (1970), Telli Turna (1975), Edi ile Büdü (1980), Ders Veren Masallar (1980), Nasrettin Hoca (1980), Kahraman Keloğlan (1980), En İyi Arkadaş Dizisi (10 Kitap / 1998), Keloğlan ile Delioğlan (1998), Cin Kuyusu (1998), Balıkçı ile Balık Kız (1998), Büyülü Gül (1998), Takla Atan Güvercin (1998), Akıl Kutusu (1998), Altın Beşik (1998), Dilli Düdük (1998), Altın Saçlı Kız  (1998), Balım Sultan (1998), Keloğlan ile Sihirli Fasulyeler (1998), Kaybolan Kedi (1998), Akıllı Keloğlan (1998), Keloğlan Masalları Dizisi (8 Kitap / 2002), Nasrettin Hoca Masalları Dizisi (8 Kitap / 2002), Yaşayan Anadolu Efsaneleri (2004), Ünlü Masallar (2008), Büyülü Gül (2008), Gülmeyen Kız (2008), Ayça Kız (2008), Keloğlan Masalları (2008), Nasrettin Hoca Gülmeceleri (2008), Anadolu Masalları (2008), Keloğlan’ın Dersi (2008), Çiçek Kız (2008), Üç Elma (2008), Dağların Çiçeği (2008), Sihirli Sandık (2012), Gülmeyen Kız (2012), Ayça Kız(2012), Altın Kaz (2012),Yaşayan Anadolu Efsaneleri I-II (2014).

 

            Öykü: Çalışan Kazanır Dizisi (8 Kitap / 1983), Okuyan Bilir Dizisi (10 Kitap / 1983), Yolun Öteki Ucu (1990), Serçeler Yakına Konar (1996), Bir Arpa Boyu Uygarlık (1996), Mektuplar Barış Olsa (1999), Sabahlar Günaydınla Başlar (2000), Öyküler Ne Söyler? (2000), Beyaz Mendil (2001), Günaydın Çocuklar (2001), Ağlayan Duvar (2002), Dumanlı Kaya (2002), Kurtuluş Savaşı Öyküleri (İlköğretim 2008), Kurtuluş Savaşı Öyküleri (Ortaöğretim 2012).

 

            Roman: Köylü Aşkı (1953), Bücür Osman (1958), Barış Ülkesi (1980), Tren Düdükleri (1994), Köyün Demircisi (1996), Kınalı Güvercin (2000), İzmir’in Kavakları (2015)

 

            Gezi: Adada Bir Yıl (1962), Mavi Sularda (1993).

            Derleme: Öğretici Bilmeceler (1980), Eğitici Gülmeceler (1980), Bilmece Gülmece (1983), Tekerleme Şekerleme (1983), Nasrettin Hoca ve Gülmeceleri (2008), Bilmeceler (İlköğretim, 2008), Bilmeceler (Ortaöğretim, 2008),

 

            İnceleme: Küme ve Grupla Çalışma Tekniği (1964), Anılarla Atatürk (1980), Nasrettin Hoca (1985), Çağdaş Eğitim ve Köy Enstitüleri (1993), Aydınlanma Devrimi ve Köy Enstitüleri (2002), Belirli Günler ve Haftalar (2005), Toroslardan Doğan Güneş İvriz Köy Enstitüsü (Dündar Aydoğdu ile 2015), Vatansever Bir Eğitim Devrimcisi Mustafa Necati (2017).

            Okul ders, yardımcı ders ve tatil kitaplarıyla birlikte irili ufaklı kitap sayısı 600’ü geçkindir.

            Okul Öncesi Eğitim kitapları 16, Okul Öncesi Masal kitabı 22, Sözlük Grubu 7, Ders Kitabı ve Yardımcı Ders Kitabı 13.

 

            Çeviri: Andersen Masalları (10 Kitap / 1998), Grimm Masalları (10 Kitap / 1998), Lafonten Masalları Dizisi (19 Kitap / 1998-2008), Behrengi Dizisi (8 Kitap / 2002), Ezop Masalları Dizisi (13 Kitap / 1998-2008), Doğu-Batı Dünya Klasikleri 32 kitap (2015), Masal Kitabı 141, Okul Öncesi Masal Kitabı 73 tanedir.

 

            İ. BURSALI: Mevlüt Kaplan, yıllarını Türk Milli Eğitimine adamış büyük eğitimci. Günümüzde sayıları giderek azalan, ülkemize aydınlık taşıyan Köy Enstitülü bir eğitimci ve yazarımızsınız. Özgür Eğitim Yayınları tarafından her yıl geleneksel olarak Mevlüt Kaplan adına düzenlediği “Çocuk Kitapları Yarışması” yapılıyor nasıl karar verdiniz bu yarışmaları düzenlemeye bizimle paylaşır mısınız?

 

            M. KAPLAN: Yapım gereği adımla öne çıkmayı sevmiyorum. Kimseyle yarışım olmadı, olamaz. Bu yarış sadece kendimledir. Bu konuda sayısız öneriler aldım. “1940’lı yıllarda çocuk edebiyatını kitaplarımızda öne çıkaranlar arasında siz de vardınız.” diyenlere oğlum Özgür’de katıldı. Ben de “ne haliniz varsa görün.” diyerek 1996 yılında Mevlüt Kaplan Edebiyat Ödülleri Yarışması başlatılmış oldu.

 

            İ. BURSALI: Yarışmaya katılan çok oluyor mu? Değerlendirirken zorlandığınız noktalar nelerdir?

            M. KAPLAN: Yarışmalar her yıl nöbetleşe ayrı bir edebiyat türünde oluyor. En çok katılım şiir ve öyküde yoğunlaşıyor. Yapıtların özgün olması istendiği için masal ve romanda katılımcı sayısı düşük gerçekleşiyor.

            Değerlendirirken kuşkusuz seçici kurulun zaman zaman zorlandığı noktalar oluyor. Sözgelimi kimi yazarlarımız çocuk dilini, çocuk zeka ve ilgi düzeyini göz önünde bulundurmada, noktalama işaretlerinde, sözcük seçiminde hata yapabiliyorlar. Bu tür aymaz ve açmazlıklar sırasında seçici kurul üyeleri doğru yolu bulmak için hoşgörülü olabildikleri gibi tartışmalara da girebiliyorlar.

            Bugüne kadar seçici kurul üyeleri şunlar olmuştur.

            1.İlk Dönem:Muzaffer İZGÜ, Hüseyin YURTTAŞ, Hidayet KARAKUŞ, M. Kadri SÜMER, Mevlüt KAPLAN

            2.İkinci Dönem:Sami KARAÖREN, Talip APAYDIN, Tarık Dursun K., M. Yaşar Bilen,     Mevlüt KAPLAN

            3.Üçüncü Dönem:Mehmet BAŞARAN, Sami KARAÖREN, Tarık Dursun K.,  M. Yaşar Bilen, Mevlüt KAPLAN

            4.Dördüncü Dönem:Burhan Günel Öner YAĞCI, Hüseyin TUNCER, M. Yaşar Bilen, Mevlüt KAPLAN

            5.Beşinci Dönem:Ahmet ÖZER, Öner YAĞCI, Hüseyin TUNCER, M. Yaşar Bilen, Mevlüt KAPLAN

            6.Son Dönem:Mahmut MAKAL, Ahmet ÖZER, Bilsen BAŞARAN, Asım ÖZTÜRK ve Özgür KAPLAN

 

            İ. BURSALI: Türkiye’deki ilk Çocuk Edebiyatı yazarlarından birisiniz? Yazın yaşamınızda o yıllara dönersek ne gibi zorluklar yaşadınız? Yazmaya yönelik ilk denemeleriniz nasıl başladı?

            M. KAPLAN: Çocukluğumda kitap ve gazete okuyana rastlamadım. Köyümüz yedi yüz nüfusluydu. Annem ve babam dahil hiçbir kimse okuma-yazma bilmiyordu. İlkokulu üç yıllık eğitmenli okul dediğimiz karanlık köy odasının bodrumunda bitirdiğim zaman köyleri dolaşan “Aspirin Amca ” adlı bir çerçiden çocuk kitabı istememle okumaya başladım. Yumurta vererek aldığım kitabı çerçi bana öve öve bitiremediği “Balalayka” adında bir kitap verdi. Döne döne okuduğum halde bu kitaptan hiçbir şey anlamadım. Babam hep “bu kitap neden söz ediyor” dedikçe hiçbir yanıt veremiyordum. O da bu kitabı Kuran’a benzetiyordu. “Demek ki diyordu, bu kitap çok derin Kuran da anlaşılmıyor.” diyerek bana hak veriyordu. Bütün kitapların hep böyle çok zor anlaşılan bilgilerle dolu olduğunu sanıyordum. Ne zaman Köy Enstitüsü’ne gittim orada çocuk kitaplarının yetişkin kitaplarından farklı olduğunu gördüm. 1948-1949 yılında öğretmen olunca çocuk kitaplarına gereksinim duydum. Çocuk şiirleri, çocuk masalları, çocuk öyküleri aradım. Ne Konya’da, ne Afyonkarahisar’da kitapçılarda aradıklarımı bulamadım. Balalayka’dan ağzım yanmıştı. Çocuklarıma onların zekasına ve ilgi düzeyine uymayan kitapları almak, okutmak istemiyordum. Çaresiz kalınca bayramlarda okumaları için şiirleri, öyküleri ve masalları kendim yazmaya başladım. Bunların sayısı çoğalınca kitaplaştırdım. Milli Eğitim Bakanlığı’nca “Cıvıltı” adlı ilk şiir kitabımın 70.000 okula 1953’de Tebliğler Dergisi ile duyurusu yapıldı. Bu kitap büyük ilgi gördü, bugüne dek 16. baskıya ulaştı. 2000 yılında Kültür Bakanlığı’nca da yayımlandı. Daha sonra arkası geldi. Yazdığım kitap sayısı 600’leri geçti.

 

            İ. BURSALI: Meslek seçiminizde sizi etkileyen biri oldu mu? Köy Enstitüsünden başlayan eğitim yolculuğunuzu bizimle paylaşır mısınız?

            M. KAPLAN: Köyümüzde öteden beri ne okul yapılmış, ne öğretmen gelmiştir. Bu yüzden köyümüze öğretmen olarak gelmeyi düşünüyordum. Eğitim yolculuğunda beni etkileyenlerin bulunduğunu anımsamıyorum.

 

            İ. BURSALI: Yetişkinler için mi, çocuklar için mi yazmak daha zor?

            M. KAPLAN: Yetişkinler için kitap yazmak daha kolay. Dil ve zeka düzeyini, bilgi düzeyini, dil bilgisi kurallarını düşünme derdi yoktur. Çocuk kitaplarında ise büyük ve çok küçük incelikleri hesaba katarak yazma zorunluluğu vardır. Çocukların beden ve zeka yaşları, kız ve erkekler için ilgi alanları, eğlendirici yönleri olmaları, inanış ve toplumsal gelenek ve görenekleri, evrenselliği, çevresel ve ulusallığı göz önünde bulundurarak çocuğa yaklaşmak zorundasınız. Aksi halde çocukluk nefretimi kazanan Balalayka gibi işe yaramayan kitaplar yazılmış olur.

           

            İ. BURSALI: Yazdığınız eserleri değerlendirecek olursak, hangi yazarları kendinizi yakın hissediyorsunuz?

            M. KAPLAN: 1940’lı yıllarda Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in kurduğu tercüme bürosu tarafından Türkçemize kazandırılan yabancı yazarların yazdığı dünyanın Doğu ve Batı Klasiklerini okuma alışkanlığıyla yazma yolum açıldı. Daha sonra Türk yazarlarından Sait Faik’le, Sabahattin Ali’yle, Orhan Kemal’le, Yaşar Kemal’le, Fakir Baykurt’la, Muzaffer İzgü’yle ilgilendim. Onların etkisiyle esinlendiğimi söyleyebilirim. Bu adlara daha sonra birçok çocuk kitabı yazarını da ekleyebiliriz.

 

            İ. BURSALI: Bizim için sizin yaşamınızdaki isimlere yakın olmak sadece bir hayal oluyor ancak sizler tüm yazarlar ile hem iyi arkadaş, hem dost meclislerinde yer alıyorsunuz? En sevdiğim cümleleriniz yazarları içeren oluyor bize dostlarınızı anlatır mısınız?

            M. KAPLAN: Her birinin görüş ve düşüncesi kendilerine özgüdür. Hangi birini nasıl anlatayım? Birlikte çok güzel anılarımız var diyebiliriz özetlemek istersek.

 

            İ. BURSALI: Çocuklara okuma sevgisi kazandırma sürecinde anne babalara, öğretmenlerimize ve yazarlara düşen sorumluluklar nelerdir?

            M. KAPLAN: Kuşkusuz çocuklara okuma sevgisi kazandırmada çocuğu çevresinde bulunanlara, öğretmen ve yazarlara sorumluluklar düşmektedir. Yetişkinleri okumayan bir ulusun çocukları da okumaz. Çocuk taklitçidir. Gördüklerini yapar. Anne, baba okursa çocuklar da okur. Anne ve babalar genelde kitabın kapağına bakarak içeriğini bilmeden çocuğa uygun sanarak kitap seçerler. Kitabın çocuğa uygun olup olmadığını öğretmenler ve çocuk kitabı yazarları bilir. Bu yüzden çocuk kitabı seçerken kitabın içeriğini çocukların yaşlarına, kültür birikimlerine uyup uymadığını gözardı edemeyiz.

 

            İ. BURSALI: Kitap Fuarlarında okura yönelik hedeflenen davranışlar neler olmalı? Kitap fuarında unutulmaz anlar yaşanıyor bizimle bir tanesini paylaşır mısınız?

            M. KAPLAN: Toplumlar kendi kültürlerine uyan geleneklere bağlı kalarak karpuz festivali, kiraz bayramı, çilek festivali gibi toplumsal etkinliklerde bulunurlar. Son elli yıldan bu yana sekiz onu geçmeyen büyükşehirlerde de düzenlenmeye başlanmıştır. Diğer ürün tanıtımları gibi kitap fuarlarının da çok yaygınlaşması gerekir. Kitap fuarlarına anaokullarından, üniversiteler düzeyine kadar öğrencilerin kitap fuarlarına getirilmeleri, kitaplarla sıcak ilişki kurmaları yerinde bir davranış olur.

            Çocuklar yazarlarla, kitaplarla tanışmaktan, onlara dokunmaktan, fotoğraf çektirmekten hoşnut oluyorlar. Bu ilgiden onları mahrum etmemek gerekir. Ben bir eğitimci, bir yazar, bir baba, bir öğretmen olarak çocuklarla çocuk oluyorum, çocukluğumun özlemlerini gideriyorum.

 

            İ. BURSALI: Eserlerinizi ailenizden ya da yakınlarınızdan birine bittikten sonra basılmadan önce okutuyor musunuz? Görüşlerini değerlendirdiğiniz biri var mı?

            M. KAPLAN: Olmaz mı? Eşim Ayten Kaplan da edebiyatçı bir yazar. Üstelik öğretmen. Çocuk dilini ve edebiyatını iyi biliyor. Her düzeyde öğrencilere ders veriyor. Hangi içerikli kitapların çevresel, ulusal ve evrensel değerleri kapsadığını ve yazım kurallarını ve kimlere tavsiye edilebileceğinin bilincini taşıyor. Kitap dosyası matbaaya gitmeden önce eşimin görüşüne yer veriyorum. O da okuluna, öğrencilerine uygulayıp son şeklini verdikten sonra basım aşamasına getiriyor.

 

            İ. BURSALI: Dile kolay 650 kitabın yazarısınız üretkenliğinizin temelinde neler var? Mesela kahramanlarınızı nasıl seçiyorsunuz, isim seçimi, konular, güncel yaşanan, anılar, geçmişe özlem, yaşanmasını düşlediğiniz ne varsa geniş bir yelpazeyle mi geliyor, tüm bunlara nasıl karar veriyorsunuz?

            M. KAPLAN: Geleceğin Türkiye’sine sahip olacak çocukların bilgili, görgülü, üretken ve bilinçli yurttaş olmaları en büyük ereğimdir. Üretkenliğimi iyi bir gözlemci olduğuma ve çok kitap okumaya bağlıyorum. Kitaplarda kahramanları daha çok çocuklardan seçiyorum. Daha çok da normal zekalı çocukları alıyorum. Seçtiğim konuları güncel yaşamdan alıyorum. Önce günlerce yazacağım kitabı belleğimde oluşturuyorum. Bu en zor olan tarafıdır. Bundan sonrası çok kolay. Kısa sürede kağıda döküyorum. Ad vermeye gelince kitabın içeriğini dikkate alarak yazım işleri bittikten sonra oluyor.

 

            İ. BURSALI: Sizin için yazarken en önemli nokta nedir? Nelere dikkat edersiniz yazarken?

            M. KAPLAN: Çocuk kitabı yazmada en önemli nokta çocuğun yaşı, zekası ve bilgi düzeyidir. Çocuk en çok ailesini ve çevresini tanır. Konuştuğu dil de aile ve çevresi ile yakından ilgilidir. Bir yazar için en önemli olan nokta budur.

 

            İ. BURSALI: Çocuk Edebiyatındaki ilkleri yaşadınız bugün son 70 yılı özetlemenizi istesek çocuk okurlara dair neler değişti?

            M. KAPLAN: 50 yılı aşkın bir süredir dünyanın bütün uygar ülkelerinde teknolojik gelişme yaşanıyor. 70 yıl önceye göre günümüzde çok hızlı gelişmeler olmuştur. Her ne kadar matbaa Türkiye’ye 270 yıl gecikerek geldiyse de, her ne kadar dünyada ilk çocuk kitapları İngiltere’de yazılmaya başladıysa da Almanya’nın, Fransa’nın ve Amerika’nın arkasından Türkiye’de 50 yıldan bu yana matbaacılıkta çağa ayak uydurmuştur. Çocuk kitapları basan ve çocuk kitapları yazanlar çoğalmıştır. 17. ve 18. yüzyılda nasıl Avrupa’da çocuklar için bir edebiyat bilinmiyorsa 100 yıl önce Türkiye’de de çocuklara özgü ayrı bir edebiyatın ve çocuk kitaplarının olabileceği düşünülmüyordu. 70 yıl önce çocuk yazarı olmak küçümseniyordu. Matbaalar çocuk kitabı basmayı kendilerine yediremiyorlardı. Günümüzde ise çocuk edebiyatı ve çocuk kitapları yetişkin edebiyatının ve kitaplarının önüne geçmiş durumdadır. Ünlü yazarlar ve matbaalar çocuk kitaplarına yönelmiştir. Ancak çok satıyor diye çocuk dilini beden ve zeka yaşını bilmeyen birçok yazarlar da çocuk kitabı yazmaya başlamıştır. Öyle ki kitabın içeriği çocuğa uygun olmadığı halde kitap dağıtım ağının çok iyi organize edilmiş olması nedeni ile kitaplar okurun ayağına kadar ulaştırıldığı için çok satan kitaplar ortaya çıkmıştır. Bu olumsuz gidişin önüne geçilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Kültür Bakanlığı’nın, Çocuk Vakfı’nın önlem alması gerekir.

 

            İ. BURSALI: Her an teknolojiyle iç içe olan çocuklar ve kitap okuyan çocukları kıyasladığınızda ortaya nasıl bir sonuç çıkıyor?

            M. KAPLAN: Günümüzde çocuklar ve gençler, hatta anneler ve babalar bilgisayarlarla ve cep telefonlarıyla iç içe yaşıyorlar. Bu yüzden herkes neredeyse yaşadığı çevreye at gözlüğünden bakıyor. Kitabı ve okumayı geri plana itiyorlar. Okullarda eğitim öğretim anlamaya ve üretime dönük olması gerekirken ezberlemeye ve tüketmeye endekslenmiştir. Sınavlarda testli eğitim, tostlu öğretim metodu uygulanıyor. Abc’li çoktan seçmeli teste dayanan sorular yazılı anlatımın önüne geçmiştir. Bu yüzden ortaokul ve liseyi bitirmiş çocuklar ve gençler bile bir mektup yazmada, her hangi bir konuyu kompozisyon halinde anlatmada zorlanıyorlar.

            Ben bir eğitimci ve yazar olarak bu tür uygulamaların yetenekleri körleteceğine inanıyorum. Bu bir modadır, geçecektir. Mutlaka anlamaya ve yazmaya yönelik eğitime dönüleceğine inanıyorum.

 

            İ. BURSALI: O yıllarda ne radyo ne televizyon vardı çocukları kitapla buluşturmak daha kolaydı diyebilir miyiz ya da zor muydu çocuklara ulaşmak…

            M. KAPLAN: Doğrudur. Radyonun ve televizyonun olmadığı yıllarda çocuklar ve yetişkinler okuma-yazma bilenlerin sayısı az olduğu halde kitaplar ve gazeteler daha çok ilgi görüyordu. Yukarıda da belirttiğimiz gibi geçmişte çocuklar ve çocuk kitapları dikkate alınmıyordu. Çocuk kitabı yazarları da küçümsendiği için yeterince çocuk kitabı yoktu.

 

            İ. BURSALI: Anne babalara kitap seçimi konusunda neler söylemek istersiniz?

            M. KAPLAN: Çocuklar için kitap seçimi çocuktan çok anneye, babaya ve öğretmenlere düşüyor. Kitabın kapağına bakarak bu kitap çocuğa uygundur demek çok yanlıştır. Mutlaka içeriğinin bilinmesi gerekir. Çocuklar  monoton, biteviyelikten, müstehcenlikten hoşlanmazlar.

 

            İ. BURSALI: Çocuk Edebiyatı çok ayrı bir alan, karşınızdaki çocuğun okumayı sevmesi, adına en özel destek sizlerden geliyor bu konuda yaşadığınız kaygılar nelerdir?

            M. KAPLAN: Çocuğa uygun kitap seçilmezse aileye, ulusa, ülkeye ve kültürümüze uymayan yabancılaşan bir kuşak yetişir.

 

            İ. BURSALI: Şuanda anlatan yayınlar var yıllar sonra Türk Edebiyat Tarihini yazacaklar sizi anlatacaklar sizi hangi ifadeler ile yazmalarını dilerdiniz?

            M. KAPLAN: İleride Türk Edebiyat Tarihini yazacakların beni ve benim gibileri, “Ulusunu, ülkesini seven, çocukların dilini anlayan iyi bir eğitimci, çocuk kitabı yazarıydı.” diyebileceklerini düşünüyorum.

 

            İ. BURSALI: Uzun zamandır İzmir’de yaşıyorsunuz neden İzmir?...

            M. KAPLAN: Neden mi İzmir’de yaşıyorum? Bu kent değişik kültürlerin mozaik olduğu, hoşgörünün yaşandığı, demokrasiye yönelik çağdaşlığın iç içe olduğu bir kent. Sosyolojik ve jeolojik yapısı istediğim gibi bu yüzden İzmir diyorum.

 

            İ. BURSALI: Kıbatek Derneği (Kıbrıs Irak Balkanlar Avrasya Türk Edebiyatları Kurumu) Başkanlık görevinizi başarı ile sürdürmektesiniz. Bu sene 2-10 Mayıs 2018 tarihleri arasında Ukrayna-Moldova’ya Uluslararası Türkçeye hizmet eden kişilere ödül götürdünüz bu çalışmanızı ve detaylarınızı öğrenebilir miyim?

            M. KAPLAN: 4-10 Mayıs 2018 günleri Moldova ve Ukrayna’da yaptığımız uluslararası bir edebiyat şöleninden yeni geldim. Burada da önceliğimiz çocuklar oldu. Dilimize, çocuk kitaplarına yönelen Moldovalı ve Ukraynalı yazarlara, Türkologlara ödül verdik. İnanıyoruz ki günümüzde diller arasında 4. sırada olan Türk dili tırmanışa geçmiştir. Gelecekte bir gün 3., 2. sıraya çıkacaktır. Türkçenin fonetik yapısı bilgisayar ve bilim diline, edebiyat diline, çeviri diline ve iletişim diline Japon dili gibi en uygun dildir.

 

            İ. BURSALI: Hangi ülkelere gittiniz? Yılda kaç kez yurt dışına çıkıyorsunuz? Yorulmuyor musunuz?

            M. KAPLAN: Genel olarak yılda bir kez bazen de iki kez uluslararası dil ve edebiyat şölenine katılıyoruz. Gittiğimiz ülkeler arasında Azerbaycan, Kırgızistan, Kıbrıs, Belçika, Yunanistan, Bulgaristan, Rusya, Moldova, Ukrayna, Hollanda, Kazakistan, Bosna-Hersek, İngiltere, Almanya, İtalya, İspanya.

            Değişik ülkeleri ve insanları, kültürü, doğayı görmek bana güç katıyor, yorgunluğumu düşünecek fırsat bulamıyorum.

 

            İ. BURSALI: 43. Uluslararası KIBATEK Edebiyat Şöleni İzmir ve Manisa’da yapıldı. Önümüzdeki şöleni Demirci’de de yapabilir miyiz? Edebiyat şölenine uluslararası katılımcılar geliyor bize ne tür faaliyetler yapıldığını anlatır kısınız? 

            M. KAPLAN: Türkiye genelinde belediyelerle, şair ve yazarlar dernekleriyle işbirliği yaparak her yıl bir veya daha çok uluslararası edebiyat şöleni yapıyoruz. Genelde katılımcılar en az 5 şair, yazar Türkiye’den; en az 5 şair, yazar yurtdışından oluyor. Konuğu olduğumuz belediye ya da yazarlar dernekleri kaç kişiyi otel ve yemek konusunda ağırlayabileceklerse bize sayı bildiriyorlar biz ona göre yerli ve yabancı şair ve yazarları aramıza alarak çağrılan yere gidiyoruz. Neden olmasın

 

            İ. BURSALI: Birçok dergide yazdığınızı biliyoruz haftalık, aylık hangi çalışmalarınız var?

            M. KAPLAN: Dergilere daha çok şiir, gezi, öykü ve kitap tanıtımıyla ilgili yazılarımı gönderiyorum.

 

            İ. BURSALI: Çocuk Edebiyatına dair sizin takip ettiğiniz yeni kuşak hangi yazarlar var? Günde kaç sayfa kitap okuyorsunuz?

            M. KAPLAN: Çocuk edebiyatıyla ilgilenen çok sayıda şair ve yazarımız var. Hangi birisini yazayım. Her gün kitap okuyorum. Sayfa hesabı yapmıyorum.

 

            İ. BURSALI: Demirci Atıf Akın Kütüphanesi’ni ziyaret ettiniz duygularınızı bizimle paylaşır mısınız?

            M. KAPLAN: Demirci’de Atıf Akın Kütüphanesi’ni çok beğendim. Küçük bir ilçede böyle zengin bir kütüphanenin olabileceği aklımdan geçmezdi. Bütün ilçelerde, belediyelerde, hatta kahvehanelerde böyle halk kitaplıkları kurulabilmiş olsa Türkiye uçurulur.

 

            İ. BURSALI: Cengiz Topel Enver Armağan İlkokulu’nda çocukların unutamayacağı güzellikte bir gün geçirdiniz? Söyleşi ve imza günü etkinliğinize dair gözlemleriniz nelerdir?

            M. KAPLAN: Söyleşi ve imzaya gittiğim her okulda Cengiz Topel Enver Armağan İlkokulu’nda olduğu gibi çocuklarla kaynaşıyor, çok iyi anlaşıyoruz. Şunu söyleyebilirim ki sizlerle olmak çok daha coşkuluydu.

 

            İ. BURSALI: İleride Demirci’de yeni bir faaliyet olursa bizimle olur musunuz?

            M. KAPLAN: Yine böyle bir etkinlik olursa sevinerek katılmak isterim.

 

            İ. BURSALI: Demirci’de bir gün desek hangi cümleler o günün özeti olurdu?

            M. KAPLAN: Demirci’de bir kültür elçisi var o da İlknur Bursalı.

 

            İ. BURSALI: Sizi çocuklar çok seviyor, okurlarınız, öğrencileriniz her yaş grubundan seviliyor olmak nasıl bir duygu?

            M. KAPLAN: Her yaş grubundan sevilmiş olmak elbette herkesi sevindirir. Bunun yanında bir yazar ve şairi en çok kitaplarının okunuyor olması beni sevindirir. Beni en çok okurunun çok olması mutlu ediyor.

 

            İ. BURSALI: Kişisel Gelişim adına bizlere neler söylemek istersiniz bizler nasıl yaşamalı, ne kadar okursak iyi bir okuyucu sınıfına gireriz? Okuyucularınıza bizlere son olarak neler söylemek istersiniz?

            M. KAPLAN: Çocuklara örnek olmak için yetişkinlerin gazete, kitap okumaları lazım. Kitaplar boş zamanda okunmaz. Her zaman kitaplarla iç içe olmak gerekir. Dinlenmek için, eğlenmek için, gezmek, görmek, bilmek için de kitaplar okunmalıdır.

            Benimle söyleşi yapmanız da örnek bir davranıştır. Ne de olsa siz de Halıkent Gazetesi’nde kültür hizmeti yapıyorsunuz. 18 yıldır makale, sözlü tarih, deneme ve şiir dallarında bir okul, bir öğretmen görevi yapıyorsunuz.

            Keşke her kasabada ve ilçede yerel yaşamı dile getiren, sanat, edebiyat ve haber dergi ve gazeteleri yayınlanabilse. Sizin gibi yazarları olsa. Sizleri ve Demirci halkını sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

 

            Bizler de Halıkent Müstakil Bölge Gazetesi olarak edebiyatımıza kazandırdığı eserleri, okurlarına verdiği enerji ve ışık ile unutulmaz bir gün yaşatan Mevlüt KAPLAN hocamıza çok teşekkür ediyoruz. Yüreğinizdeki o sonsuz sevginin aydınlatacağı, yollarda hep beraber satır aralarında yeniden buluşabilmek ümidiyle sağlıklı,huzurlu edebiyat tadında bir yaşam diliyoruz.

 

                                                                                                                                                  İLKNUR BURSALI

YAZARLAR