Vaiz Muharrem DEMİR


MELEKLERE İMAN : Rahmetle Kuşatılmak - 1 -

“Elçi, haberci, güçlü, kuvvetli” anlamlarına gelen “melek” kelimesi, ilâhî dinlerde Allah ile insan arasında yer alan ve bu ikisinden tamamen farklı bir varlık sınıfını ifade eder.


               Cebrail aracılığıyla ilk vahyi alan Hz. Peygamber, korku ve heyecanını üzerinden atıp Rabbinin kendisini Resûl olarak seçtiğinden emin olunca rahatlamıştı. 1 Rabbinin emirlerini kendisine taşıyan Cebrail'in gelişini daha çok arzular olmuştu. Bir defasında Cebrail'e, “Bize yaptığın bu ziyaretleri artırmana engel olan nedir?” demekten kendini alamamıştı. Buna yanıt yine Cebrail aracılığıyla gelmişti: “Biz (melekler), ancak Rabbinin buyruğuyla ineriz. Önümüzdekiler, arkamızdakiler ve bunlar arasındakiler hep O'nundur. Rabbin unutkan değildir.” (Meryem, 19/64)

               “Elçi, haberci, güçlü, kuvvetli” anlamlarına gelen “melek” kelimesi, ilâhî dinlerde Allah ile insan arasında yer alan ve bu ikisinden tamamen farklı bir varlık sınıfını ifade eder. Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta Tanrı'nın emrinde olan, O'na ibadet eden, O'nunla insan arasında elçilik yapan ve insanı koruyan melekler, ateşten yaratılmış varlıklar olup gücün ve süratin sembolü olarak algılanan kanatlara sahiptirler. Her iki dinin kutsal metinlerinde sayılarının oldukça fazla olduğu ifade edilen meleklerin, sınırlı bilgi ve iradeleri vardır. Ayrıca kendi aralarındaki belirli hiyerarşik düzene ve görevlerine göre çeşitli sınıflara ayrılırlar. Bu varlıklar için ayrıca “iyi ve kötü melekler” şeklinde bir ayrım da söz konusudur. Yahudi inancında kimi zaman erkek olarak yorumlanan ve yemek yedikleri bildirilen melekler, Hıristiyan anlayışında genel itibariyle cinsiyetsiz kabul edilmektedir. Mahiyeti tam olarak açıklanmamakla birlikte bedenlerinin olduğu fikri de mevcuttur.

               Arap toplumunda Hıristiyan ve Yahudi inancına sahip olan kimseler bulunmakla beraber genel olarak çok tanrılı inanışlar hâkimdi. Bu inançlarda melekler genellikle insanı Tanrı'ya yaklaştıran varlıklar olarak görülmekteydi. Nitekim putperestler, insanların ilâhlarla doğrudan irtibat kurmaya ehil olmadıklarını düşünmekte, bu nedenle kendilerini onlara yakınlaştıracak birtakım varlıklara tapınmaktaydılar. Bazıları da doğrudan melekleri ilâh edinmişlerdi. Meleklerin dişi olduğu anlayışı yaygın olup onları Allah'ın kızları olarak tanımlayanlar da vardı. Allah Teâlâ Kur'ân-ı Kerîm'de câhiliye toplumunun melekler hakkındaki bütün bu tasavvurlarını ortaya koyarak bunların yanlışlıklarını bildirmiştir. “İyi bilin ki halis (katıksız) din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp da başka dostlar edinenler, "Biz onlara sadece, bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." diyorlar.” (Zümer, 39/3.) sözleriyle putlara tapan, Allah'ı bırakıp meleklere, insanlara ve cinlere tapınanların ruh hâlini açıklamış, İslâm nuru geldiği hâlde bu inancını sürdürenlerin âhiretteki hâlini ise şöyle tasvir etmiştir: “O gün Rabbin, onları ve Allah'ı bırakıp da taptıkları şeyleri bir araya getirir ve (taptıklarına) der ki: "Siz mi saptırdınız benim şu kullarımı, yoksa onlar kendileri mi yoldan çıktılar?" Onlar, "Seni eksiklik lerden uzak tutarız. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz. Fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki sonunda seni anmayı unuttular ve helâke giden bir toplum oldular." derler.” (Furkân, 25/17-18.)

               Başka bir âyette ise sorusunu doğrudan kendilerine tapınılan meleklere yönelteceğini söylemiştir: “Bunlar mı size ibadet ediyorlardı?” Melekler sonsuz saygıyla aynı cevabı vereceklerdir Yüce Rabbimize: “Seni eksikliklerden uzak tutarız. Onlar değil sen bizim dostumuzsun.” (Sebe’, 34/40-41.)

               “Şüphesiz âhirete iman etmeyenler, meleklere dişi isimleri veriyorlar. Hâlbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zanna uyuyorlar. Şüphesiz zan, hakikate dair hiçbir şey ifade etmez.” (Necm, 53/27-28) diyen âlemlerin Rabbi, meleklerin dişi olarak algılanmasının yanlışlığını dile getirmiştir. Bir başka âyette ise hem bu anlayış hem de meleklerin Allah'ın kızları olduğu fikri tamamen reddedilmiştir: “Ey Muhammed! Onlara sor: Kız çocukları Rabbinin de erkek çocukları onların mı? Yoksa biz melekleri dişi olarak yaratmışız da onlar şahit mi olmuşlar?” (Sâffât, 37/149-150) Yüce Allah, kendisiyle melek ve cin gibi görünmez varlıklar arasında akrabalık bağı kurulmasını kınamış ve inananlara meleklerin “Rahmân'ın kulları” olduğunu beyan etmiştir.

               Meleklere iman, İslâm inancının temel esaslarından biridir. Meleklerin varlığına iman, Allah'a samimiyetle bağlanan müminlerin en temel özelliklerinden olan gayba imanın bir göstergesidir. İnkârcıların, “Ona (açıktan göreceğimiz) bir melek indirilse ya!” sözlerine karşılık Yüce Allah'ın verdiği cevap bunu açıkça ifade etmektedir: “Eğer (öyle) bir melek indirseydik artık iş bitirilmiş olurdu, sonra da kendilerine göz açtırılmazdı. (Hemen helâk edilirlerdi.)” (En’âm, 6/8.) Ve melekleri reddetmek bir anlamda melek aracılığıyla gelen vahyi, meleğin vahiy getirdiği peygamberi ve bu vahyin sahibini yani Allah'ı da inkâr etmek demektir. Bu nedenle görünen ve görünmeyen âlemlerin Rabbi olan Allah, “Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler.” (Bakara, 2/285) âyetiyle iman esaslarını bildirirken meleklere imanı, kendisine imanın hemen ardından zikretmiştir.

               Aynı şekilde, Cebrail'in yönelttiği birtakım sorularla, müminlere dinin temel kavramlarını açıklayan Hz. Peygamber de, “İman nedir?” sorusunu şöyle cevaplamıştır: “Allah'a, meleklerine, kitabına, O'na kavuşmaya ve peygamberlerine iman etmendir. (Aynı şekilde) öldük ten sonra son dirilişe iman etmendir.” (Müslim, Îmân, 5.) Kur'ân-ı Kerîm'de Allah'ın tek ilâh olduğunun şahitleri olarak tanıtılan meleklerin varlığını reddedenlerin derin bir sapıklığa düşmüş olacağı kaydedilmiş, ayrıca meleklere düşman olmanın Allah'ın düşmanlığına sebep olacağı bildirilmiştir: “Her kim Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e ve Mîkâil'e düşman olursa bilsin ki Allah da inkâr edenlerin düşmanıdır.” (Bakara, 2/98)

KAYNAK: HADİSLERLE İSLAM

YAZARLAR