Dr. Nurullah ABALI

Tarih: 21.09.2021 21:35

KUR’AN KADINLARIN DÖVÜLMESİNE HİÇBİR ŞEKİLDE İZİN VERMEZ!

Facebook Twitter Linked-in

                Nisa [4] 34'ün çevirisi genellikle kadınların dövülmesi gerektiği şekilde yapılmaktadır. Oysaki gerek ayetin ifadesini incelediğimizde gerekse de Kur’an’ın bütünlüğüne baktığımızda böyle bir şeyin olmasının söz konusu olmadığı görülecektir.

                Konunun iyi anlaşılması için ilgili ayetteki iki anahtar fiilin ele alınması gereklidir. Bunlar, nüşuz ve darabe fiilleridir.

                Nüşuz hem kadın hem de erkeğe nispet edilen bir fiildir. Her ne kadar nüşuz için serkeşlik, geçimsizlik, hırçınlık, dik başlılık, çirkeflik, sadakatsizlik, itaatsizlik gibi anlamlar verilmiş olsa da bu fiilin en doğru kullanımı Kur’an’ın bütünlüğüne bakıldığında görülecektir.

                N-Ş-Z kökünden gelen nüşuz, gideceği zaman oturduğu yerden hafifçe kalkmak demektir (el-Ayn).  Kur’an’da bu kökten gelen kelimeler şu anlamlara gelir: (Gitmek için) ayağa kalkmak (Mücadile [58] 11); (kemikleri) ayağa kaldırmak / dizmek (Bakara [2] 259). Bu ayetler doğrultusunda Nisa [4] 34 ve 128’deki nüşuz fiiline gitmek, terk etmek anlamlarını vermek daha uygun olacaktır.

                Dolayısıyla “nüşuz” baş kaldırma endişesi değil, ayrılık endişesi demektir. Çünkü aynı surenin 35. ayette kadın ve kocanın ayrılma endişesi durumunda onları uzlaştırmak için aile içinden hakemlerin çağrılma görevinden bahsedilir.

                Kur’an’da onlarca kez kullanılan “darabe” fiili birçok anlamı barındırmaktadır.  Bu fiilin en çok kullanımı, darb-ı mesel (örnek vermek) anlamındadır. Türkçedeki darbe (ihtilal) ve darphane kelimeleri bu fiilden türetilmiştir.

                Darabe fiili özellikle harf-i cerlerle (edatlarla) farklı anlamlara gelebilmektedir. Örneğin, “darabe fi” yolculuğa çıkmak, “darabe an” vazgeçmek anlamlarına gelir. Darabe fiilinin dövmek anlamına gelebilmesi için bu fiile mutlaka “be” harf-i cerli (isim edatlı) bir meful (nesne) gelmelidir (meful gayr-i sarih).

                Bunun yanında Kur’an’da darabe fiilinin vurmak manasında kullanıldığı tüm ayetlerde mutlaka el, asa gibi vurma aracı ve taş, deniz, boyun, yüz gibi vurma bölgeleri (mefuller) de zikredilmiştir. Bu, hiçbir istisnası bulunmayan Kur’ani bir ilkedir. 

                Bunu örnek olarak Musa Nebi’nin kavmi için su ararken verilen emirde görebiliriz: “Değneğin ile taşa vur (Fe-kulna’drib bi-asakel-hacer).” (Bakara [2] 60). Kaldı ki Nisa [4] 34’te böyle bir kullanım yoktur. Fiil yalın haldedir: “Vedribûhunne.” Yani fiilde ne “be” harf-i cerri ne de vurmak için bir nesne veya vurma yeri vardır.  Dolayısıyla bu ayete hiçbir şekilde dövmek anlamı verilemez.

                Darabe fiilinin dil bilgisi açısından incelenmesinin ardından bu meseleyi Kur’an’ın bütünlüğü açısından da ele alalım. Kur’an’ın bütünlüğü de darabe fiiline dövme vermenin mümkün olmadığını göstermektedir:

                • “Onlar sizin elbisenizdir. Siz de onların elbisesisiniz...” (Bakara [2] 187).

                • “Yanlarında rahatlayasınız huzur bulasınız diye size, kendi türünüzden eşler yaratması da Allah’ın ayetlerindendir / delillerindendir. Aranıza sevgi ve merhamet de koymuştur…” (Rum [30] 21).

                • “(Cennete girecek olanlar) …öfkelerine hâkim olanlar ve insanların hatalarını bağışlayanlardır. Allah güzel davrananları sever.” (Al-i İmran [3] 134).

                • “…Onlarla (kadınlarla) marufa (Kur’an ölçülerine) uygun geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız da biliniz ki hoşlanmadığınız bir şeyi Allah büyük bir hayra vesile kılmış olabilir.” (Nisa [4] 19).

                • Kur’an, ayrılmak üzere olan eşlere “güzelce ayrılın” emrini vermekle (Ahzab [33] 28), boşanmada bile şiddeti çağrıştıracak ifadelere izin vermez.

                Tüm bunları buyuran bir yaratıcının eşler arasında şiddete izin verdiğini düşünmek mümkün değildir.  Zaten şiddet ile yürütülecek bir evliliğin ne sevgisi ne rahmeti kalır.

                Aynı şekilde Bakara [2] 229’da “(Talak / boşanmadan sonra) kadını ya iyilikle tutmak ya da güzellikle ayırmak gerekir...” hükmü ile aynı husus yinelenmiş, her durumda ilişkinin iyilikle tutulması ya da güzellikle sonlandırılması gerektiği ortaya koyulmuştur. Başka bir deyişle gerek boşanma gerekse evliliği sürdürme durumunda ölçü, bunların güzellikle yapılması gerektiğidir. Nisa [4] 34’teki darabe fiilinin dövmek olarak anlamlandırılması Kur’an’ın mantığına aykırıdır.

                Bu bilgilere rağmen Nisa [4] 34’e yine de dövmek anlamı verilirse, o zaman aşağıdaki çelişkiler söz konusu olacaktır:

                • Dövme, eğer bir ceza ise, suçun tespit edilmesi gerekir. Ayette sözü edilen nüşuz bir suç değildir ki karşılığında ceza uygulanabilsin. Endişe üzerine, daha ortada suç yok iken kadın dövülebilir mi? Çünkü ayette “naşize olmasından / kocasını terk etmesinden korkulan bir kadından” bahsedilmektedir.

                • Eğer ayetten dövmek anlaşılırsa, o zaman bu şiddet eylemini uygulamanın gerekçelerini kimlerin nasıl tespit edeceğinin de belirlenmesi gerekecektir. Bir hareket kimine göre dövmeyi gerektirmezken, kimine göre gerektirebilir. Ayette böyle bir açıklama yoktur.

                • Ayette herhangi bir sayısal sınır veya şiddet sınırı yoktur. Bu durumda erkeğe kadını sınırsız bir şekilde dövme yetkisinin verildiği sonucu çıkarılabilir.

                • Eğer söz konusu zina suçu ise, o suçla ilgili ayetlerde zaten anlaşılır bir şekilde açıklama yapılmıştır (Nur [24] 2). Neden tekrar ve hem de açıkça belli olmayan bir surette bu konuya değinilsin ki?

                Buna rağmen meal ve tefsir yazarlarının neredeyse hepsi Nisa [4] 34’teki bu darabe fiili için dövün anlamını tercih etmişlerdir. Bazıları bu anlamın hatalı olduğunu anlayınca da yapılan yanlışı düzeltmek yerine parantez içinde “hafifçe” ilavesini yapmışlardır. Oysaki gördüğümüz tüm açıklamalara göre ayeti şiddet ile ilgili anlamlandırmanın hiçbir imkânı yoktur.

                Tüm bunlara dayanarak diyebiliriz ki darabe fiiline verilebilecek en uygun anlam, “uzak durmak / rahat bırakmak”tır. Kur’an’ın kadınları dövme iznini verdiğini söylemek mümkün değildir. Ayetin ilgili kısmın çevirisi şöyle olmalıdır:

 

                “… Gitmelerinden / boşanmalarından (nüşuz [nüşuzehunne]) endişe ettiğiniz kadınlara:

                * öğüt verin

                * yataklarında rahat bırakın

                * uzak durun / rahat bırakın (darabe [ıdribûhunne])…” (Nisa [4] 34).

........................................

Faydalanılan Çalışmalar  :

*Abdulaziz Bayındır, “Kadınların Dövülmesi,” Kitap ve Hikmet Derg., Ocak-Şubat-Mart 2017, sayı 16, s. 4-19.

*Mehmet Okuyan, “Kadın’a Yönelik Şiddete Kur’an’ın Bakışı,” Ondokuz Mayıs Üniv. İlahiyat Fak. Derg., sayı: 23, Samsun 2007, s. 93-134.

*Zeki Bayraktar, “Naşize Kadını Dövelim Mi, Tav’layalım Mı?” Kitap ve Hikmet Derg., Ocak-Şubat-Mart 2017, sayı: 16, s. 22-29.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —