Mehmet BOZKURT


KALABALIKLARIN BÜYÜSÜ

“Yüksek teknolojinin büyüden farkı yoktur.” Arthur Clarke*


İlk olarak askeri amaçlı savunma ve haberleşme sistemleri için kulanılan internet, daha sonra finans sektöründe kullanılmaya başlandı. Bugün ise dünyanın herhangi bir noktasından kolaylıkla insanların kullanabildiği, haberlere ulaşabildiği ve artık kendi haberlerini sesli, görüntülü olarak yayınlayabildiği bir iletişim alanı haline gelerek tek yönlü iletişim aracı olmaktan da çıkıp iki yönlü bir iletişim aracı oldu.

Bireylerin ilgi alanlarına yönelik kişisel sayfaları ortaya çıkmaya başladı. Bu gelişmeye paralel olarak aynı konular etrafında toplanan bireyler, ilgi alanları çerçevesinde ayrı sosyal siteler oluşturdular. Sosyal sitelerin gelişimi ile iletişim farklı bir nitelik kazandı ve  sosyal medya anlayışı oluştu. Böylece sosyal medya kavramı da hayatımıza girmiş oldu.

Sosyal medyada düşünce ve tasarımlarımızı internet ortamına daha kolay ve ucuz bir maliyetle dâhil etme imkanı bulduk.  Kullanıcı olarak interneti  sürekli güncellemeye başladık. Böylece facebook, youtube, flickr, wikipedia, google ve blog siteleri gibi yeni internet ortamları oluşturduk. Kendi düşüncelerimizi ve kimliklerimizi açık bir şekilde ifade etmeye başladık. Kendi dünyamıza ve duygularımıza göre düşüncelerimizi internet ortamında daha rahat sergileyebilecek bir atmosfer bulduk. Çoğaldık ve kalabalıklaştık. Kalabalıkların büyüsüne kapıldık. Kimimiz bu etkiye farklı tepki verdik. Sosyal hayatımızda hiç olmadığı kadar değişik bir kişiliğe bürünerek farklı bir kimlik ile internette sosyal medya içine girme cesaretini gösterdik!  Şeffaflık ilkesini görmezden geldik. Oluşturduğumuz sayfamızda güvenirliği ve açıklığı göz ardı ettik. Neyin doğru, neyin yanlış olduğu ile ilgili kavram kargaşasına neden olduk. Sahte hesaplar açtık. Kim olduğumuz ile ilgili olarak karşı tarafın bilgisizliğini avantaj sandık.  Bilinmeyen bir kimlik ile istenilen her şeyin daha rahat söylenebileceğini varsaydık. Büyünün etkisiyle karşımızdakini kandırmaya çalıştık.

Ancak, yanıldık.

Çünkü, muhataplarımız sosyal medya ortamlarında kaynakları hakkında ciddi şüphe içine düştükleri yazı ve yorumları çok fazla dikkate almayıp, tartışmalara girmez oldular. Paylaşıma sunulan her türlü içeriğin yasal sorumluluğunun olduğunu da öğrendik. Daha sağlam içerikler oluşturmaya başladık. Sosyal medya imkânları ile gerçeğe aykırı, kişilik haklarına saldırmayan daha özenli web sayfalarını üretme gayreti içine girdik.  Hâlâ yanıldıklarının farkında olmayıp da yoluna devam edenlerimiz de var elbette.

İletişimin yeni bir şekli ve gerçeği olan sosyal medyayı reddedemeyeceğimize göre ne yapalım?

O zaman, aşağıda sıralanan 10 maddeyi göz ardı yapmayalım!… 

1- Çocukların ve gençlerin kimlik gelişim dönemlerinde  kimlik oluşumunu olumsuz etkileyebilir.

2- Özel ilişkiler dahil, her türlü mahrem konuşmalar sosyal medya aracılığı ile yapılırsa, mahremiyet duygusunun gelişmesini engelleyebilir.

3- Ergenlik dönemlerinde bir yetişkin gibi kabul görmek isteyen gençlerin bu duyguları suistimal edilerek kandırılabilirler.

4- Popüler olma isteği ile genç, yalana başvurabilir.Kendisiyle örtüşmeyen davranışlarda bulunabilir.

5- Beğenilmek ve farklılık yaratmak için farklı giyimler denenebilir. Vücudu çıplak sergileyen fotoğraflar yayınlandığında bu fotoğraflar kötü niyetliler tarafından kullanılabilir.

6- Sosyal medya; her ne kadar ismi sosyal olsa da,yalnızlaştırır. Gençlerin dışarıda arkadaşlarıyla geçireceği zaman kısıtlanır. Ailesinden uzaklaştırır. Bu da onun toplumdan uzaklaşmasına neden olabilir.

7- Sosyal medya kullanımı, birçok gençte sohbet etme yerine yazışmayı tercih etmelerine neden olmaktadır. Bu da sosyal ilişkilere zarar verebilir.

8- Sosyal medyayı sık kullanan gençler takip ettiği arkadaşlarının iyi zaman geçirdiğine ve eğlendiğine dair paylaşımlarını görür. Bir nedenle kendisinin bunları yapamıyor olması, onda eksiklik duyguları geliştirir. Zaten kendisine güveni tam olmayan gençler, bu durumda dışlanmışlık ve yetersizlik duygularını yoğun hissedebilir.

9- Sosyal medya başında geçirilen zamanın fazlalığı, kişiyi hareketsiz kılar. Bunun sonucu kilo alımı, sağlıksız bir yaşantı için zemin oluşturabilir.

10- Sosyal medya olumsuz ve kötü niyetliler için de kullanılan bir alan olduğundan, ekonomik alanda sömürülme, yasa dışı davranışa zorlanma gibi durumlar, hukuki sorunlara neden olabilir.

Habersiz kalmayın, sağlıcakla kalın.

——————————————————–

*Arthur Charles Clarke: 16 Aralık 1917 –  19 Mart 2008 tarihleri arasında yaşamış olan İngiliz Şövalyelik Nişanı’na sahip İngiliz mucit ve bilim kurgu yazarı.

 

NOT: Yazılarımı aynı zamanda aşağıya bağlantı adresini bırakacağım kişisel blogumda da görüntüleyebilirsiniz:

https://kuzyakabilisimtarihkultur.com/

YAZARLAR