Dinler tarihinde anlatılır: Hz. Adem in oğulları Habil ile Kabil arasında anlaşmazlık olur. Evleneceği kızın kural gereği olması gereken değil de Habil'in evleneceği kızı istemesi Kabil'in. Belli ritüeller denenir ve Kabil kabullenemez bir türlü hakkı ve hukuku. Netice, insanlık tarihinin ilk suçu işlenir. İşin kötüsü katilin kardeşini öldürmüş olması. Kardeş katli yani. Kabil, Habil’i öldürür. İlk suç, ilk suçlu ve ilk şehit… Ve kabul olunur ki, o olaydan sonra gerçekleşen tüm öldürmelerden Kabil’e de pay gider günah olarak. Hakkına razı olmamak, başkasının hakkını yemek fiilinin acı sonu. Olay ayrıntılı biraz ama hikâyeyi hiç bilmiyorsak Google amcadan araştırsak iyi olur kanımca. Hem çocuklarımıza anlatacağımız köklü bir hikâye ve anlam, hem de kendimiz için iyi bir ders olur. Kötülük kavramına en temel, en köklü hikâye de bu olsa gerektir.
İyilik ve kötülük kavramları milletler, gelenekler hatta şehirler arasında ufak tefek değişiklikler gösterse de insanı insan yapan değerler göz önüne alındığında iyi, iyi; kötü, kötü oluyor. İnsanı insanca sevmek, insana insanca davranmak, insana yardım etmek özellikle, dünyanın her yerinde de aynı olsa gerektir. Konuyu kısadan kesersek hiç tanımadığın memlekette, hiç tanımadığın kültürde de olsan, yardıma muhtaç olduğunda, anlamaya çalışan gözler ile ihtiyacını gidermeye çalışan gayret ile muamele görüyorsan sana iyilik yapılıyordur. Çaresiz kaldığımızda yardım eli uzatılıyorsa, yardım eli uzatan iyidir. Bizi aldatan, bizim çaresizliğimizi istismar eden var ise o da kötüdür. Sırası gelmişken golü de atalım: İster yerli turist olsun, isterse yabancı, hakkımız kadar, hizmetimiz kadar karşılığını alıyorsak iyi, tam tersi ise kötüyüzdür.
Gazetemizde haklı olarak genişçe yer alan, geçen haftalarda Demircimize büyük hareketlilik getiren iki büyük organizasyon gerçekleşti. Farkına varamadıysanız uyanın gafletten. Oryantiring ve tenis Türkiye Şampiyonası… Küçük bir ilçe için büyük çaplı iş. Kaymakamlık ve belediyenin önü çektiği tüm kurum ve kuruluşların çalıştığı ve esnafımız ile halkımızın destek verdiği bu organizasyonlar aynı tarihlerde olmasına rağmen sorunsuz gerçekleşti. Pandemi dolayısı ile zorluklar yaşayan esnafımızın bir kısmına en azından can suyu oldu. Bu da bir yana, ilçenin tanıtımı adına da harika oldu.
Görevimiz gereği ilçemize gelen misafirler ile hemhal olduk. İlçemizi diğer ilçelere ve ana yollara bağlayan makus talihimizin değişmez nişanesi yol sorunu dışında, iştahımızı ve gelecekteki organizasyonlarımıza yönelik gayretimizi engelleyecek bir şikâyet ya da serzeniş olmadı. En önemlisi "zor geldik ama mutlu olduk. " ile " adres sorduk kapının önüne kadar getirdiler, ne kadar iyi insanlarsınız." cümlelerini onlarca kez duymamız oldu. Yüzümüzü ve gönlümüzü güldürmeli değil mi?
Yazıyı bağlayalım yavaşça ve yüzümüz gülmeye devam etsin: Oryantiringte yarışın gayesi; sırası ile belli hedeflere varış noktasına kadar en hızlı şekilde ulaşmaktır. Son gün şehir içinde de yarış oldu. Yarışmacıların hedeflere ulaşmasında Demirci esnafı ve halkı onlardan fazla çalıştı. İşin en ilginci ise taraf tutmaksızın herkese aynı yardımın yapılması. Bu durum yarışma sonrasında mutlulukla birbirlerine anlatılan enstantaneler idi yarışmacılar arasında. Şahidiyiz yani.
Aslında halimizi, hatırımızı sormak için kullandığımız " İyi misiniz? " cümlesi her seferinde olmasa da en az üçte birinde "İyilik yapıyor musunuz?" diye anlaşılsa ve ilk anlamına verilen cevap kadar kolayca " evet bugün ve her zaman iyilik yapıyorum" denebilse keşke. İnsanlık insanoğlundan çok şey mi istiyor sizce de?!...
