Mustafa KAYA


İSRAFI ÖNLEYİCİ MUCİT

"Geçenlerde haberlerde izledim. Türk mucit, millete, memlekete faydalı icadını anlatıyordu. Hepimizin adeti olduğu üzere haberi dikkatle izledim. Haberin içerisindeki derin manası konusunda, hemen her Türk vatandaşı gibi üç beş dakika geçinceye kadar fikir yürütemedim..."


Haber şu : Yiyecek artıkları için yeni bir makine icat edilmiş. Makinenin mucidi, icadını anlatırken; makine sayesinde toplu yemek verilen mekanlardaki yemek artıklarının makineden geçirilmesi suretiyle gübre, kedi - köpek maması haline dönüştüğünü görüntüler eşliğinde anlatıyordu. En başta doğal olarak memnuniyet verici bir haber olarak gördüm olayı. Öyle ya, hep savunma sanayiindeki çığır açıcı haberleri izliyor, ülkemizin savunulması adına seviniyorduk. Farklı alanlardaki teknolojik hamleleri ise büyük bir arzu ile bekliyorduk. Savaşta savunma ne kadar önemli ise, barışta huzur için iyi bir ekonomi ve buna daha çok dayalı teknolojiye hakim olmak da o kadar önemli. Bu pencereden alkışlanacak bir haberdi. İlaveten; yemek artırılarak çöpe atılmasına anadan, babadan, atadan karşı olan bir milletin evlatlarının son zamanlardaki çılgınca israfına çare olacağı da aşikardı.

Asgari ücretle çalışan bir arkadaş geçen gün bir sohbet esnasında "hocam, hem işyerinde 8 saat çalışıyorum hem kendi tarlamda üretiyorum. Çoluk-çocuk bu sene iyi kiraz topladık. İyi fiyata da sattık. Ve bir yıllık kiraz kazancımızı evin mobilyalarının yenilenmesine harcadık. Vallahi ben bu işi anlamadım. Hiçbir sıkıntısı yokken, bizimkiler konu komşunun mobilyalarından daha eski kaldığı için, elimizdeki avucumuzdaki gitti. " dedi. Sadece sustum.

"İğneyi kendine, çuvaldızı ele batır." atasözünden yola çıkarak; benimki daha güzel görünsün diye mobilya değiştirenlere karşı çıkarken, lüks araba peşinde koşanlar, sağlığa da zararlı sigara içenler, kahve köşelerinde saatlerce vakit öldürenler de yanlış olarak gündeme gelmeli değil mi? Köyde tarla işlemek için alınması gereken, iki çeker işini görürken, dört çeker traktörü tarla satarak alanlar da gündeme gelmeli değil mi? Gelmeli de gelmeli… İğne bile incitiyor insanı, çuvaldızın hayali bile zor görünüyor.

Din kültürü öğretmeni yazılı da sormuş : " evde yemek artırmamak ve ekmeği çöpe atmamak için ne yapmalıyız?" çocuk cevap vermiş: " artan yemeği annemizin önüne, artan ekmeği de babamızın önüne koyarız." Ailedeki yanlış israf eğitimi... Peki nasıl olmalı diye sorar gibisiniz. Çocuğun önüne yiyebileceği kadar yemek konmalı, yedikten sonra bir daha isterse bir daha konmalı.

Mucidimize dönecek olur isek, ülkemizde şu kadar ton ekmek, şu kara ton yaş sebze, şu kadar ton bilmem ne çöpe atılıyor. Biz aynı zamanda evlerde kullanılabilecek küçük model icat ettiğimiz için ev israfını da önleyeceğiz iddiasındaydı.

İyi tarafından bakıp en azından sokak hayvanları semirsin mi demeli, yoksa sokak hayvanları israf yokken de aç kalmıyordu zaten mi demeli?...

Zaman konusunda, en entelektüelinden, en vurdumduymazımıza kadar sınırsız israfımızdan bahsetmeyelim isterseniz. Bir klasik örnek ile bitirelim zaman konusunu. Yurt dışında tramvayda, adamın biri  yanındaki adama sorar: "Siz Türk müsünüz?" adam cevap verir: " nereden bildiniz? " soru soran : " şu an sizden başka herkes bir şeyler okuyor siz sadece sağınıza solunuza bakınıp duruyorsunuz. Oradan bildim." der. Hikâye bu, doğrudur, yanlıştır. Ama Allah aşkına yalan mı görünen?

Hulasa-i kelâm: artık yiyecekleri kediköpek mamasına ya da gübreye çeviren icada sevinmeli miyiz? Yoksa önce beyinlerimiz için, yiyeceğimiz kadar yemek hazırlamayı, yiyebileceğimiz kadarını sofraya - tabağımıza koymayı ayarlayacak bir makine mi icat etmeliyiz? Ben acizane derim ki; ne fazla yiyerek obez olmalı, ne de tabağımızdaki, soframızdaki yemekleri makineye atmalı ve de mama yapmalıyız. Unutmamalıyız yeryüzünde milyonlarca insanın açlığını müreffeh milletlerin artıklarının doyurabileceğini.

Hazreti Peygamberin tavsiyesi üzere, midemizin, üçte birini yemek ile, üçte birini su ile, üçte birini de boş bırakmalıyız. Sağlıklı olduğuyüzyıllardır kanıtlanmış bir husus bu. İlla İsviçreli bilim adamları mı söylemeli bu cümleyi ha...

YAZARLAR