Ölüm hayatın kaçınılmaz durumlarından birisidir. Bir insanın çevresindeki insanlardan birisini kaybetmesi kaçınılmaz bir durumdur. Çevrelerindeki insanların hayatını kaybetmesiyle birey ler yas sürecine girerler. Yas sürecini herkes farklı bir şekilde yaşasa da genel olarak yas süreci aşağıdaki evrelerden oluşur.
1-) Şok evresi : Bazen birkaç saat bazen de birkaç hafta sürer. İnsan bu evrede tam bir şok hali mevcuttur. Bireyler genelde bu süreçte donma halini yaşar.
2-) İnkâr evresi : Bu süreçte ölen kişinin ölümü kabullenilmez, ölüm inkâr edilir. Duygular, düşünceler ve yapılan davranışlar kaybedilen kişiye yöneliktir. Kişi ümitsizce kayba ulaşmayı arzular. Bu süreçte hayal kırıklığı ve ümitsizce duygular yoğundur. Sıklıkla öfke ve kaygı gibi duygular da gözlenmektedir. Hayatın gereksiz ve anlamsız olduğu düşüncesi ortaya çıkabilir.
3-) Ümitsizlik evresi : Bu aşamada ölüm kabul edilir ve ölen kişinin artık gelmeyeceği ve ölümün kalıcı olduğu anlaşılır. Çaresizlik temel duygudur. Sosyal olarak geri çekilme, kimseyle konuşmak istememe ve huzursuzluk gibi davranışlar görülebilir.
4-) Ayrılma evresi : Ölüm gerçeği tamamen kabullenilir, yas düzeyi azalır.
Çocuklar Ölümü Nasıl Görür?
4 yaş ve öncesi : Ölüm kavramı tam olarak anlaşılamaz. Çocuk yanından birisi ayrıldığında nasıl tepki verirse ölüme de o şekilde tepki verir.
Okul öncesi dönem (4- 6 yaş) : Ölüm net olarak anlaşılamaz ve bununla birlikte ölümün sürekli bir durum olduğunu yavaş yavaş anlamaya başlarlar. Bu evrede mümkün olduğu kadar ölüm kavramı somut bir şekilde anlatılmalıdır.
İlkokul dönemi (6- 10 yaş ) : Ölümün engellenemez bir süreç olduğu anlaşılır, ölen kişinin geri dönmeyeceğini tamamen kavrar. Bazen de ölen kişiden ölümünden dolayı suçluluk duygusu yaşayabilirler.
Erinlik Dönemi (10-12 yaş) : Ölüm algısı daha soyut bir şekilde yerleşir. Ölüme manevi anlamla yüklenir.
Ergenlik Dönemi (12-17 yaş) : Aniden bastıran hüzün ve acı gibi duygulara bürünebilirler. Birey ölen kişinin kendisiyle ilgili hayallerini yerine getirmeye çalışır. Ölüm kavramına yetişkinlik dönemindeki bakış ile hemen hemen aynı şekilde bakarlar.
Yakınlarının Ölümü çocuğa nasıl söylenmelidir?
Çocuğa bir yakınının ölümü ile ilgili bilgi vermek önemli ve hassas bir durumdur. Bizler öncelikle çocuğa ölüm haber verilirken yas sürecini, aşamalarını ve süreç içerisinde çocuğun yaşayacağı duyguları bilmeliyiz. Ölüm haberi çocukla arasında duygusal bir bağı olan kişi tarafından verilmelidir. Bununla birlikte ölüm haberi verilirken çocuğun zihinsel yapısına uygun bir şekilde davranılmalıdır. Örneğin 5 yaşındaki bir çocuğa bir yakının ölmesiyle ilgili haber verilirken ölümü somutlaştırmak gerekecektir. Ölen kişinin artık nefes alamayacağı, yemek yiyemeyeceği, ölen kişiyle konuşulamayacağı anlatılarak somutlaştırma yapılmalıdır.
Çocuğun cenaze törenine katılması ölen kişiyle vedalaşma anlamı taşıdığı için çocuğa iyi gelecektir. Unutulmamalıdır ki cenaze törenleri sadece ölen kişiler için değil, geride kalan insanlar için de büyük bir anlam taşımaktadır.
Çocuk ölen kişi hakkında konuşmak isterse sözü kesilmeden dinlenilmeli, çocuk isterse kaybedilenin özel bir eşyası çocuğa verilebilir.
Ölümü çocuktan saklamanın bazı riskleri bulunmaktadır. Eğer Çocuğa yakın bir kişinin ölümü çocuktan saklanırsa çocuklar kendilerini kandırılmış hissedeceğinden dolayı bir güven problemi yaşayabilir. Ölüm çocuklardan gizlendiğinde çocuklar olumsuz bir durum olduğunu çevresindeki insanların ruh halinden anlayabilir ve daha olumsuz tahminlerde bulunabilir.
Çocuğa bir yakının ölümünde veya çocuk ölümle ilgili bir şey sorduğunda sorduğu kadar bilgi verilmelidir, ayrıntıya inilmemelidir. Çocuk bir yakınını kaybettiğinde “melek oldu gitti, öbür dünyaya gitti, biz onu göremiyoruz o bizi görüyor, Allah onu yanına aldı’’ gibi sözler söylemek çocukta kafa karışıklığına neden olacağı için bu tür söylemlerde bulunmak çocuğa zarar verecektir.
Ne zaman uzmana başvurulmalıdır?
Her bireyin kayıptan sonra yas sürecini yaşamasının normal olduğunu bilmeliyiz. Eğer kayıptan dolayı yaşanan ağlama, üzüntü gibi duygularda azalma yoksa kayıptan uzun süre geçmesine rağmen hâlâ ölüm kabullenilmemişse o uzmana başvurmak gerekmektedir. Bununla birlikte kontrol edilemeyen öfke patlamaları ve hep yalnız kalma isteği gibi davranışlar gün geçtikçe azalmıyorsa ve kişinin kendisine zarar verme riskinden şüphe ediliyorsa ruh sağlığı uzmanlarından yardım alınmalıdır.