Mustafa KAYA


BAYRAMLIK SEÇİM, SEÇİMLİK BAYRAM…


                Yazılarımıza yine biraz ara verdik. Bu arada Ramazan ayı ile ilgili en azından bir yazı yazdığımıza sevindim. Çünkü bu yazıyı okurken bayrama ramak kalmış olacak. Ramazan ve bu mübarek ayın getirdikleri ile ilgili daha fazla yazı yazmak gerektiğinin bilincindeyim. Gerçekten isteyerek oruç tutan ve bu aya özel ibadetleri yapanları onura etmek ve her ne gerekçe olur ise olsun yapmayanları teşvik etmek maksatlı yazı yazmak önemli bir ibadet olabilirdi benim için. Bu konudaki tek teselli edici taraf ise; bu ramazanda kürsü üstünden konuşma ve çoklu insan gruplarına konuşarak ulaşma fırsatı yakalayabilmiş olmamdır. Yazımız az ama konuşmamız fazla olmuş oldu. "Ramazan ayının fazlı keremi üzerimize olsun." duası ile bu konuya nokta koyalım vesselam.

               Seçim sathı mahalli ve seçim sonuçları ile ilgili de çok konuştuk ve konuşuyoruz. Yazılarım da seçime ilişkin yorumlarda bulanmayacağımı zannetmemişsinizdir herhalde. Devlet memuriyetinin verdiği sorumlulukla hareket etmekle birlikte, seçim atmosferi ve seçimlerin gerek makro planda, ülkemiz ve coğrafyamız, gerekse mikro planda ilçemiz ve ilimiz nezdindeki etkilerinden zaman zaman bahsedeceğiz.

               Rahmetli Süleyman Demirel'e ait olduğu söylenen "Tencere, tavanın yıkamadığı iktidar yoktur." cümlesi genelde iktidarın seçimleri kaybettiği ya da istediği oy oranına ulaşamadığı anlarda, her ortamda dile gelen bir cümledir. Burada rahmetlinin halk ağzıyla konuşup tencere tava diye özetlediği ekonomik zorlukların, gerçekten de seçimlerde bazen sarı kart, bazen uyarının tonunu abartıp kırmızı kart gösterdiği önemli bir kanıt olduğu kabul edilir. Bu benim gençliğimde iktidarları da kısa sürede yıkan önemli bir etkendi. Kuranı Kerimde de insan için en önemli ihtiyacın, insanın açlıktan doyuma ulaşmak ve güven içinde yaşamak olduğu Kureyş suresinde açıkça ifade edilmektedir.

               31 Mart yerel seçimlerden aylar önce emareleri (işaretleri) görülmeye başlanan sessiz ve fakat hissedilen uyarılar, seçim gecesi iktidar için patlama yaparak, büyük hüzne ve fakat muhalefetin bir kısmı için büyük sevince sebep oldu. İktidar büyük bir hevesle kendisinin gösterdiği adayı halka seçtirebileceği hesaplarını yaparken, daha önce seçtirmiş olduğu illerdeki seçimleri de kaybederek, büyük ölçüde elindeki bulgurdan da olmuş oldu. Olayın sebebini sadece ekonomik kriz ile açıklamak bana çok da gerçekçi gelmiyor. Olayda 2023 seçimlerinin ertelenmiş uyarısının da önemli payının da olduğunu düşünüyorum. Bu uyarının doğruluğunu; 2023 seçimlerinden sonra kabullenilerek 31 Mart seçimlerinde gereğinin yapılmamasından kaynaklı tokadın ağır kaçtığını bizzat iktidar yanlıları tarafından söyleniyor olması bana ispat ediyor. Değişik platformlarda önüme gelen birçok saçma yoruma rağmen, içlerinde gerçekçi ve aklıselime uygun yorumların da olduğunu gördüm ve okudum. Kısaca benim de katıldığım bazı maddeler ile ayrıca düşündüğüm bir maddeyi dikkatlerinize sunmak isterim. Zaten siz de bir çok kez farklı farklı karşılaşmışsınızdır bu yorumlarla.                       Bakalım siz ne diyeceksiniz:

               2023 milletvekili listelerine halkın tepkiyi 2024 yerel seçimlerde vermesi.

               İki seçimdir devam eden ve düzelme umudunun az olduğu ekonomik kriz.

               Seçimde iktidarın kazanamaması halinde, milletin varlığına ve birliğine kastedileceğini empoze etmesi. Ya da bunu gerektiği gibi değil yanlış ifade etmesi.

               Siyasi elitin ve ona yalakalık bağı ile bağlı bürokratik kademenin kibri, şımarıklığı ve dikkatsiz hareketleri.

               Daha da artırılır. Birçok ekleme de bulunulabilir. Ben de hepsini yazamadım zaten. Bu sebeplerin hepsinin 2023 seçimlerinde olmasına rağmen nasıl oldu da, o zaman, iktidar devam etti? Bu soruya da, aynı hatalar muhalefet tarafından da yapıldı da ondan derim. Ayrıca iktidarda istikrar görülmesi cezanın bu seçimlere ertelenmesine sebep oldu. Takdir sizin.

               Demircimiz her zaman kendine has, kendine göre bir anlayışla hareket etmiştir. Bayram ve Gazze ile ilgili bir kaç not paylaşmak istemse idim, Demirci ile ilgili de bir kaç kelam etmek isterdim elbette. Sonra yazarız, Allah ömür verdiği müddetçe. 

               Bayramın bizim için birliğin, beraberliğin sağlanması adına önemli bir vesile olduğunu söylemememe gerek yoktur herhalde. Son bayramların hissizliği ile ilgili cümleler kurmak istemi yorum. Son yıllarda benim için bayram; dışarıdan gelecek arkadaşlar, eşdost ve akrabalar ile özlemle buluşmamızı sağlama anamı taşıyor. Ama bu sene bayramın, bunun yanında, kendi içimizde siyaset kaynaklı ve özellikle muhtar adaylığı kaynaklı küskünlüklere barış merhemi olmasını temenni ediyorum. Kinden, nefretten ve üç günlük dünya için birbirimizi kırmaktan, birbirimizden uzaklaşmaktan öte bir anlayışa sebep olsun istiyoruz bu bayramın. Hepimiz bu duygu ve düşünceler ile dolu olur isek neden daha mutlu, daha güvenilir ve geleceğe daha umutla bakan bir topluluk olmayalım.

 

               Gazze ve Doğu Türkistan kanayan yaramız. Dinmedi çocukluğumdan beri. Dinmeyecek sanki. Biz dindik üzülmekten ve alıştık artık sanki. Ya Rabbim bu dünya nasıl bir mekan oldu ki; toplum mühendisliği ve algı operasyonları insanlığı hayvanlardan da aşağı pozisyona çekti. Ve nasıl oluyor da dünyanın büyük çoğunluğu göz yumabiliyor. Lanet olsun insanlığımıza ve insanın insanlığına...

               Tüm bunlar ile bayramsa bayramınız mübarek olsun..

               Hadi kalın sağlıcakla…

YAZARLAR