Başlığı görüp de “nerede o eski baramlar?” sorusunun cevabından şekillenecek bir yazı bekleyenler yanılır. Artık o kadar alıştık ki; bayramlarının eskinin eskiliği, yenilerin eskimesinden de eski kaldığı için bayram kutlamaları değişe değişe bir hal oldu.
Ya olay olup geçtikten sonra, yazmak, okumak ve konuşmak; ya da daha başlangıç aşamasına gelmeden konuşmak ve okumak benim en çok tercih ettiğim formattır. Bayram hayırlısıyla geçti. Dua ediyoruz ki Demirci gibi küçük, mazbut bir şehirde yaşıyoruz. Mazbut kelimesini zapt etmek, korumak, elinde tutmak anlamlarına geldiği için, olumlu yönlerimizi korumak anlamında, burada faydasını düşünerek kullandım. Geleneklerimizin, göreneklerimizin “tabiat varlıklarını koruma kanunu” gibi bir kanunla korunması müm kün olmadığına göre, en azından mazbutluğunun çok azı ile yaşayabilen Demirci ve yöre gibi kırsal arazide yaşamayı, kendimiz için bir şans görebiliriz.
O zaman tüm bunlarla “Geçmiş bayramınız mübarek olsun!” diyebiliriz. Demirci dışından Demirci’yi çok seven bir dostumuz: “De mirci’de ramazan bayramı artı yedi gün, kurban bayramı dört gün artı yedi gündür, der” İlk başta merakla yedi gün nereden geliyor diye sorduğumda: İlk üç ya da dört gününde “bayramınız mübarek olsun!” sonraki bir yedi günde de “geçmiş bayramınız mübarek olsun!” deniliyor da ondan dedi. O zamana kadar fark edemediğim farklılığı fark etmiş oldum. Hay aklınla ve gözlemlerinle çok yaşa dostum! Kulakların çınlasın.
Eskisi kadar olmasa da cümlesini kurmama izin verirsiniz herhalde. İyi de “nerede o eski bayramlar?” demeyeceğiz diye küçük karşılaştırmalar yapmamızı da esirgemeyin bizden. Eskisi kadar olmasa da özellikle kurban bayramında demirci dışından gelen birçok insan oluyor gene. Bayramın üç gün öncesindeki arifelerdeki trafik yoğunluğu bunun en büyük kanıtı. İstanbul Boğaz Köprüsü trafiği gibi oluyor, Çereşe ile eski belediye arası. Park eden bir arabanın yanına başka park eden bir araba daha olunca ve halihazırda her iki yönde de araba parkı olunca trafik keşmekeşi meydana geliyor. Yüz yüze gelince söyleyeceğim gibi şimdiden dördüncü kuvvet (bazılarına göre birinci kuvvet) medya, basın aracılığıyla söyleyelim isterseniz: Ey yetkililer! Ey vatandaşın huzurundan ve güveninden sorumlu emniyetçi arkadaşlar! En azından bayram öncesi ve cumartesi günleri bahsettiğim Çereşe ile eski belediye arası denetimini sıklaştırırsak daha iyi olmaz mı? Dikkat ederseniz denetim olmuyor demiyorum. Daha da sıklaştırılmalı diyorum. Benim gibi trafik kurallarını az ya da çok ihlal eden herkesi uyararak da olsa yanlışlık yapmaktan alıkoymamız için dikkat çekmemizi istirham ederiz. Biliyoruz ki; sizin göreviniz de sorumluluğunuz da ağır. Ama “isteyenin bir yüzü kara, vermeyenin iki yüzü” atasözü gereği biz isteme hakkımızı kullanmış olalım.
Bu arada bayram sohbetlerinde umarım politikanın tadını ve dozunu kaçırmamışsınızdır. Bayramı bayram yapan birlik, beraberlik ve topluca mutu olma hedefini bozmamışsınızdır. Aslın da sadece bayrama has olmaması gereken birbirimizi sevme, birbirimizin görüşüne saygı duyma anlayışını sadece bir döneme has görmemeli hayatımızın her bölümünde önemsemeli değil miyiz? Tartışsak bile hakarete varmadan, kırmadandökmeden, doğruya ve güzele ulaşmayı hedeflemeli değil miyiz? Televizyon ekranlarında tartışmayı meslek haline getiren, medya önünde tartışarak büyük paralar kazanan insanları örnek almak bizim hem ruh sağlığımız hem de dostluk ve barış iklimimiz için gerekli değil mi? Biz özellikle diyalog halinde olabildiğimiz meslektaşlarımızı, görev arkadaşlarımızı, eşimizi dostu muzu, tartışırken hem hiç kazanmıyoruz hem de birbirimizin saygısını kaybediyoruz.
Seyran kelimesi de hoş bir kelime değil mi? Seyr eyleminin devamlılığı anlamında kullanılıyor. Seyran ile mutluluğun peş peşeliğinin kastedildiğini düşünüyorum. Bayramlarda peş peşe mutluluk günleri olmalı bizim için. Özellikle yaşlılarımızın keyfine diyecek yok bugünlerde. Çocukları, torunları, uzaktan yakından ayaklarına gelince hem özlem gideriyor hem de yaşama sevinçleri katlanıyor yaşlılarımızın. Bununla beraber kendi çocukluğumuzdan da hatırlarsak köyden şehire gelirken bile ninelerimiz, dedelerimiz ve yaşlı akrabalarımız ayrılık dolayısı ile hüzünlenirlerdi. Uzağa gidenlere ce özlemle akrabalarını uzaklara gönderenlere Allah sabır versin! Bir de trafik sancısı eklenince sabırlarına sabır eklesin Rabbim diyor, sabırla gelecek haftada buluşmayı ümit ediyorum.
