Fatih TUNA / Demirci İlçe Müftülüğü Din Hizmetleri Uzmanı


Arınma Kapısı : Tövbe ve İstiğfar


Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Onlar, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tövbe - istiğfar ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler." 1

Tövbe ve istiğfar, insan olmamız hasebiyle elimizden, dilimizden, gözümüzden velhasıl bütün bedenimizden sadır olan günahlardan arınma vesilesi ve Yüce Allah’ın hayatımızda temiz bir sayfa için bizlere açtığı bir rahmet kapısıdır. 3
Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Adem (as)’ın dilinden tövbe ve istiğfarı bize öğretirken aynı zamanda bunun önemine de işaret eder. Bilindiği gibi, Allah’ın yasağını çiğnediklerinden dolayı cennetten çıkarılan Hz. Adem ve eşi Hz. Havva şöyle dua ederek bağışlanma dile-diler. “Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” Yüce Allah da onların bu yakarışlarına cevap ve-rerek tövbelerini kabul etmiştir. 4

Buna mukabil Yüce Allah’ın emrine itaatten yüz çeviren Şeytan ise hatasını kabullenme ve af dileme yerine meşrulaştırma gayreti içerisine girdi ve Allah’ın rahmetinden kovuldu. İşte bu iki örnekle Rabbimiz, insanlık âlemine aslında şu mesajı vermektedir: Hata ve günah, tövbe edilmesi durumunda insanı Âdem yapar. Hata ve günahta ısrar ise insanı Allah’ın rahmetinden uzaklaş-tırarak Şeytan yapar.

Peygamberimiz (s.a.s) tövbe ve istiğfarın önemini şöyle bildirmektedir: “Kul, bir hata işlediğinde kalbinde siyah bir nokta belirir. Şayet o, günahı terk eder, bağışlanma diler, tövbe edip Allah’a dönerse kalbi cilâlanır. Eğer bunları yapmaz, günah ve hataya devam ederse siyah nokta büyür ve neticede bütün kalbini kaplar." 2

Tövbe kapısı ardına kadar açıktır ve ecelimiz gelene kadar da açık kalacaktır. 5  Öyleyse bize düşen, her daim bu kapının eşiğinden içeride durmaktır. Her daim samimiyetle, pişmanlıkla, kararlılıkla O’nun merhamet ve keremine sığınmaktır. Gündelik hayatın problemleri içinde yorgun düşen zihinlerimizi, türlü günahlarla kararan gönüllerimizi, kötü sözlerle kirlettiğimiz dillerimizi zikirle, tövbe ve istiğfarla diri tutup arındırmaktır.

Bu sebeple, gönlümüzün derinliklerinden gelen tövbelerimizi ve bağışlanma dileklerimizi yalnız Rabbimize arz edelim. Hatalarımızdan ve günahlarımızdan bir daha dönmemek üzere yüz çevirelim.

Konumuzu Efendimiz (s.a.s)’in dilinden şu tövbe ve istiğfar ifadeleri ile sonlandıralım.

“Allah’ım, sensin benim Rabbim, senden başka ilâh yok. Beni yarattın ben de senin kulunum. Ben gücüm yettiğince sa-na verdiğim sözün ve senin vaadin üzereyim. Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım. Bahşettiğin nimetlerini de buna rağmen işlediğim günahları da itiraf ederim. Beni bağışla. Çünkü günahları senden başka affedecek hiç kimse yoktur.” 6
Kaynaklar:
1. Âl-i İmrân, 3/135.
2. Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 83.
3. İbn Mâce, Zühd, 30.
4. Bakara, 2/35-38; A’râf, 7/19-23.
5. Nisâ, 4/17-18.
6. Tirmizî, Deavât, 15.
 

YAZARLAR