Ramazan Varol/ Demirci Ağa camii imam hatibi


AİLE OLMAK, AİLE KALMAK


 Toplumun temel taşını oluşturan aile; anne, baba ve çocuklardan meydana gelen bir sosyal kurumdur. Allah Teâla, insan neslinin devam edebilmesine aileyi vesile kılmış, ilk insan ile birlikte de bunun ilk örneğini bizlere göstermiştir. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Âdem (a.s)’ın bir eşe sahip olduğu ve bu ilk eşlerin çocuklarıyla beraber bir aile oluşturduğu haber verilmektedir. 1

Yüce Allah, kadın ve erkeği birbirinden farklı özelliklerle yaratmıştır. Bu yaratılış farklılığı, onların hem birbirini tamamlamasına imkân veren ilahî bir hikmeti, hem de birlikte yaşamayı gerekli kılan bir ihtiyacı ortaya koyar. İnsan, fıtratı gereği yalnız kalmakla huzur bulamaz; duygusal, sosyal ve biyolojik ihtiyaçlarını sağlıklı biçimde karşılayabilmesi için bir eşe, bir aileye muhtaçtır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun varlığının ve kudretinin delillerin-dendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.” 2 buyrulmak suretiyle bu ihtiyaca işaret edilmektedir.

İslâm dini, sağlıklı nesillerin ve toplumların sigortası olan aileye verdiği önem kadar, bu aileyi oluşturan fertlerin sahip olması gereken niteliklere de büyük önem vermiştir. Zira bu fertler, birbirlerinde huzur ve sekîneti bulacak 3, Kur’ân-ı Kerim’in ifadesi ile birbirlerine elbise olacaklardır. 4 Elbisenin insanı dış etkenlerden; yazın yakıcı sıcaktan, kışın dondurucu soğuktan koruduğu gibi, eşler de hayatın zorlukları karşısında birbirlerine siper olacaktır. Nasıl ki elbise bedenimizi sararak mahremiyetimizi gizliyorsa, eşler de birbirlerinin kusurlarını örtüp eksiklerini kapatmalı; kötü yönlerini büyütmek yerine iyi taraflarının görünür hale gelmesine destek olmalıdır. İşte aile dediğimiz olgunun önemi de burada ortaya çıkıyor.

İslâm’da aile, dinen evlenilmesi meşru olan bir erkek ve bir kadının nikâhlanması ile meydana gelir. Nikâh olmaksızın, meşru bir aile hayatından söz etmek mümkün değildir. Yüce Allah, Kerim Kitabımızda “Aranızdaki bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden el- verişli olanları evlendirin.” 5 buyurarak evliliği teşvik etmiş, evlilik çağına gelen kimselere destek olmayı hem ailelere hem de topluma bir sorumluluk olarak hatırlatmıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de nikâhı teşvik etmiş 6; evliliğin kolaylaştırılmasını, gereksiz külfetlerle zorlaştırılmamasını tavsiye etmiştir 7. Buna karşılık evlenmemeyi ve aile hayatı dışında kalmayı dindarlık sayanlar, Efendimiz (s.a.v) tarafından uyarıl-mıştır. 8 Öte yandan Peygamberler de evlenerek topluma örnek olmuş-lardır. Rasulullah (a.s) buyurdular ki: “Dört şey vardır, bunlar geçmiş peygamberlerin sünnetlerinden-dir: Haya, koku sürünme, evlen-me, misvak kullanma.” 9

Aileyi nikâh üzere inşa eden İslam, eş seçiminde belirli kriterlere uyulmasını tavsiye eder ki bu da kişilerin mutluluğu kadar aile kurumunun sürekliliği ve sağlamlığı açısından büyük önem taşır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bu konuda dikkat edilmesi gereken hususları bizlere bizzat haber vermiştir.

“Dünyanın hepsi meta, eşyadır. Dünyanın en hayırlı varlığı ise sâliha bir kadındır.” 10

“Bir kadınla dört şeyden dolayı evlenilir: Malı, soyu, güzelliği ve dini için. Sen dindar olanını seç. (Aksi hâlde) fakr u zarurete duçar olursun!” 11

Peygamberimiz (s.a.v.)’in eş seçimi ile ilgili tavsiyeleri sadece kadınlara mahsus değildir. Zira bir erkek için sâliha bir kadın ile evlenmek ne kadar önemli ise, bir kadın için de sâlih bir erkek ile evlenmek aynı derecede önemlidir. Kadınlar için de en doğru tercih, dindar ve güzel ahlâklı bir erkeği eş olarak seçmektir.

Aile kurarken gösterdiğimiz gayret ve hassasiyeti, onu muhafaza ederken de göstermemiz gerekir. Aile olmak kadar, aile kalmak da önemlidir. Bunun yolu da, eşlerin birbirlerine karşı sevgi, saygı ve sabırla muamele etmelerine bağlıdır. Eşler, birbirlerinin kusurlarını örtmede cömert olmalı; hatalar karşısında ise çoğu zaman sağır, dilsiz ve kör olmayı bilmelidir. Hz. Peygamber (s.a.v)’i en güzel örnek olarak âlemlere sunan ilâhî irade, eşler arası muamelede de bizlere şu rehberlikte bulunuyor: “...Onlarla (hanımlarınız-la) iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız (biliniz ki) Allah’ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz.” 12 Bu âyetten ilham alan Resûl-i Ekrem de, günümüz ailelerinin maruz kaldığı nice hastalıklara şifa olacak şu hikmet yüklü çağrıyı yapmaktadır: “Mümin bir kimse, mümine olan eşine nefret beslemesin; (çünkü) onun bir huyunu beğenmezse de, hoşlanacağı başka bir huyu mutlaka vardır.” 13

Son söz olarak; sevginin bereketlendiği, huzurun hâkim olduğu, kederin dağıldığı bir aile ortamı inşa etmek dileğiyle, Rabbimizin bize öğrettiği şu duayı dilimizden düşürmeyelim:

“Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl!” 14

Kaynakça     :
1. Bakara, 2/35; Mâide, 5/27; A’raf, 7/19-23; Tahâ, 20/117-119
2. Rûm, 30/21
3. Rûm, 30/21
4. Bakara, 2/187
5. Nûr, 24/32
6. İbn Mâce, Nikâh, 1.
7. İbn Hanbel, VI, 83; Ebû Dâvûd, Nikâh, 30-31
8. Buhârî, Nikâh,1
9. Tirmizî, Nikâh, 1
10. Nesaî, Nikâh,15; Müslîm, Radâ’, 64
11. Buhârî, Nikâh, 16
12. Nisâ, 4/19
13. Müslîm, Radâ’, 61
14. Furkân, 25/74

YAZARLAR