


Hani küçük çocuklar için, “boyundan büyük işler beceriyor.” denilir ya, Demirci de kültür sanat adına büyük işler beceriyor. Memleketimiz farkında olalım olmayalım, gerçekten, kültürel birikimi Türkiye ortalamasının üstünde, - küçük ama – ele avuca sığmaz bir mahiyette bu anlamda.
Memleketin sık kullanılan tabiri ile okumuş kesiminin fazlaca kişiden oluşması, metrekarede ülkemizin diğer ilçelerine göre daha fazla okumuş insandan oluşmasında birçok etken vardır. Ama en önemlisi ekmeğimizi çok zor şartlarda kazanmak zorunda olmamız değil mi? “ Ya okumalıyız ya dokumalıyız! ” İle beraber bir evvelki 20 yılda dokumanın da artık işçi almada sıkıntı çıkardığı ve tek çarenin okumak ya da çiftçilik yapmak olduğu bir devir yaşamıştık. O zamanlarda – ki benim çocukluğum ve gençliğe ilk adımlarımın zamanı – çiftçilik bu kadar getirisi olan bir meslek türü değildi, şimdiki zaman gibi.
Hiç ihmal etmeden ve geciktirmeden söyleyeyim: İlçemizde Eğitim Fakültesinin oluşu en az bir önceki paragraftaki aktardığım neden kadar önemli etken. Biz eğitimciler rol – model kavramının kişinin davranışlarının şekillenme sinde ve özellikle çocukluk evresinde ne kadar önemli olduğunu vurgularız. Okullarımızda staja gelen fakülte öğrencilerimiz, aynı zamanda kafeteryada, alışverişte, sokakta vb. her yerde çocuklarımıza ve gençlerimize okumaları, onlar gibi öğrenci olabilmek ve gelecekte kültürlü, rahat bir hayat yaşayabilmeyi öğütler nitelikte değil mi? Her gülün dikeni olduğu gibi son yirmi yılda edep ve adap bakımından negatif etkilerinin olduğunu da küçük bir parantez ile kayda geçelim.
Babam anlatır anlatır sonra “hani lafı nereye getireceğiz? ” der son vurguyu yapardı. Çocuklar babalarının küçük bir prototipidir tespitine de uyarak, lafı bu haftaki İbrahim Sadri etkinliğine getirmek istedik. Bu etkinlik Demirci’nin kültürel etkinliğine bana göre en önemli katkılarından biri oldu. Mehmet Akif Ersoy rahmetlinin, Çanakkale Şiirini kendisinin bulunmadığı savaş ortamı olmasına rağmen, yazması gibi bende seminer dolayısıyla bulunmadığım İbrahim Sadri şiir dinletisinden esinlenerek, İbrahim Sadri üstadı bizim gibi sığ bir kalem ile ama hatırı sayılır okuyucu kitlesine hatıralarım eşliğinde aktarmak istedim bu hafta.
Gençlik yıllarımın çok okuduğum zaman dilinde tanıştım İbrahim Sadri ile. Okumak üzerine ama şiir okumak üzerine… Ortaokul – lise dönemimde 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim gibi resmi bayramlardan 1 gün öncesinde belediye hoparlörlerinden her okul adına bir öğrenci şiir okurdu. Keza bayram töreni esnasında da şimdi olduğu gibi her okuldan bir öğrenci şiir okurdu. Ben de 3 – 4 yıl bunlardan birinde şiir okurdum mutlaka. Severimde şiir okumayı… Halen de severim. Ama o zamana nispetle çok kötü olduğumu hissediyorum. İbrahim Sadri’yi tanıdıktan sonra okumamışta sayılabilirim. Üstat hakikaten ruhunu yansıtıyor şiire ve şiir okumaya. Ses tonunu ayarlayışı harika…
Eskiden serbest ölçüde yazılan şiirlerin çok azını sevme me rağmen İbrahim Sadri ile beraber serbest ölçüde yazılan şiirleri sevmeye başladım. Sonra da hayranı oldum İbrahim Sadri’nin. “Adam Gibi, Anne, Adın Batsın, Kırmızı Araba…” gibi şiirlerine bakın ve bir de kendinden dinleyin inanın çok hoşlanacaksınız.
Ben Demirci’ deki programın sosyal medyadaki canlı yayınlar vasıtasıyla küçük bir kısmını dinleyebildim. Uzun yıllar sonra ( 25 yıl sonra) canlı olarak dinleyebilmek nasip olmadı. Konuştuğum arkadaşlar programın çok güzel geçtiğini söylediler.
Her kültürel faaliyete destek veren Demirci Belediye Başkanı Selami SELÇUK’a bu faaliyet için de müteşekkiriz. Ben olmasam da bize, İbrahim Sadri’yi getirdiği ve Demirci’yi İbrahim Sadri ile tüm Türkiye’ye götüreceği için.
Daha çok yazarız İbrahim Sadri ile ilgili. Özellikle Eşref Saati programını hiç kaçırmazdık öğrenci evindeki ev arkadaşlarımız la. Hem konuşur, anlatır hem de esprileri ile güler geçirirdi bizi. El hareketlerini birbirimize espri olsun diye yaparken aslında kendimizi İbrahim Sadri yapma hayalinde idik. Hatta önemli bir anekdot daha paylaşayım: o zaman çalıştığı kanaldan başka kanala geçtiğinde, ilk kanalının izlenme oranının çok fazla düşeceğinden endişe bile etmiştik. Çünkü o zaman o kanal diğerlerinin tam zıttı tek kanaldı bizim için. Hiç unutmam rahmetli ev arkadaşım birazda içten bir sitayişle: “İbrahim Sadri kanal sayesinde büyük adam oldu. Kanal mı batacak sanki. Elbette İbrahim Sadri batacaktır.” demişti.
Her ikisi de hayatta ve ayakta. Keşke rahmetli de sağ olsaydı da bu günleri görseydi.
Hasılı ben yine daldım hatıralara, siz çıkın kerevetine. Buluşalım gene haftaya ya da ondan sonraki haftalara!.. Kolay gelsin size hayatın akışı.
Selametle…