Faydalanmak deyince insanoğlunda artık sadece maddi konulardaki faydalanmak aklına geliyor. Hâlbuki yaradılış gereği bizler hem maddi yanı hem de manevi yanı olan varlıklarız. Yüzyıllar geçtikçe manevi yanımız eksile eksile kendimizi sadece maddi yanı olan varlık olarak görmeye başladık. Seven, sevilen, sevinen, üzülen, gerektiğinde ağlayan, gerektiğinde gülen yönlerimiz her geçen gün tırpanlanıyor sanki. Bizler de bu minvalde yazılarımızda daha ziyade manevi yönlerimizi önemsemek ve önemsetmek amacındayız. Onun için yazıyoruz.
Elbette okunmak için de yazıyoruz. Sadece okunmak için değil tabi. Okuyan okuduğumuzu anlasın, faydalansın diye. İnanın bu köşede yazmaya başladıktan sonra ben daha çok faydalandım. Hem daha çok okuyor, hem hayata bakış açımı daha geniş tutuyor, hem olayları çözümlerken onun köşeme nasıl yansıtırımın düşüncesini taşıyorum. Karşılıklı müstefit olma durumum var. Ve yazınızı okudum diyenlere önce nerede hatalıydım, nasıl anlatmalıydım ve sonra beğendin mi sorularını mutlaka soruyorum. Eleştirel yaklaşanlardan daha fazla hoşlandığımı söylesem; eleştiri bombardımanına uğramam herhalde!
En fazla eleştiri aldığım husus; konuyu biraz geniş tuttuğum. Ufak tefek yazım kuralı ve imla hataları da sırada. Eh, övgü de var bizi cesaretlendirecek ve yolumuza devam etmemizi sağlayacak kadar. Eleştirilere gözümü asla kapamıyorum ancak; öğrencilik yıllarımdan beri değişik vesileler için yazı yazmama rağmen, gazete köşesi kadar fazla insana ulaşacak ve hitabı her kesime olacak yazılar yazmadım. Hadi kısaca söyleyelim: acemisiyiz henüz işin. İnşallah bir zaman sonra daha fazla istifade eden ve istifade edilen insanlardan oluruz.
Bu köşede yazı yazmak ve bu köşeyi okumayı ben, aslında konuşmak ve dinlemek arasındaki ilişkiye benzetiyorum. Nasıl bir arkadaşın ile oturur, sohbet edersin, bu köşedeki yazıyı da okuyan kişi ile yazan kişi arasındaki sohbet gibi görüyorum. Sohbet esnasında karşılıklı konuşma, belki biraz itiraz, belki biraz konuyu genişletme var ya, bende bunun köşe yazarı ile okuru arasında olması gerektiğini inananlardanım. Onun için olumlu olumsuz her türlü tepkiyi gerçekten önemsiyorum.
Gençken iki – üç arkadaş gezmek için gideceğimiz güzergahımınız kesiştiği noktada – burası Hacı Hasan Cami önü olurdu – buluşur sonra buradan Kızılçağlaya, çıkışa – şimdiki çıkıştaki kırmızı ışıklara hatta meteorolojinin oraya – kadar yürürdük. Şimdiki gençler gibi bir kafede saatlerce futbolcu ya da sanatçının arkadaşları giyimi kuşamı üzerine sohbet etmezdik. Daha kültürel daha faydalı konular üzerine sohbet ederdik. Niye bu kadar açtım bu konuyu? Çünkü bu sohbetlerdeki konulardan biri de sanat sanat için midir yoksa sanat halk için midir sorunsalının hangi tarafında olduğumuz ve savunmalarımız idi. Bu konunun bir defasında bu güzergahı gidip gelinceye kadar meşgul ettiğini hala hatırlarım.
Konumuz ile ilgili tarafı; sadece sanatı sanat için yapmak ile sadece yazmak ve okumak için köşede yazmanın bir taraf; sanatı halk için yapmak ile yazdığın yazıların halk tarafından faydalanılacak düzeyde olması gerektiğinin diğer tarafta olmasıdır. Benim tarafım elbette daha fazla anlaşılır olmak ve nihayetinde faydalı olmaktır.
İster kendi görüşümü ( görüşlerimin hepsini kabul edecek bir yazar olamayacağına göre görüşlerimin çoğunluğuyla hemfikir olduğum kişileri kastediyorum. ) Uygun kişileri okuyayım, ister kendi görüşüme uygun olmayanlar ( görüşlerimin çoğunluğu ile uyuşamadıklarım ) okuyayım, temel amacım faydalanmaktır. Faydalanalım ki faydalı olalım inşallah diyerek, Allah’a emanet olunuz! Kısa tutmuşumdur umarım.