Mustafa KAYA

Tarih: 12.12.2023 01:27

EĞİTİM ŞART!

Facebook Twitter Linked-in

               Hayat inişli çıkışlı serüvenler ile doludur derlerdi de pek kulak asmazdık. Çocukluk ve gençlik yılları bir an evvel geçsin diye dualar ederdik. Hele 18 yaş çabuk dolsa da kahveye rahatça girebilelim derdik. Kahveler basılırdı eskiden. Öğretmenler o kadar işin arasında kahve basmaya vakit de bulurlardı. Bir de ehliyet almak sevdası…18 yaşı doldurmak önemliydi onun için. Bu arada 17 yaş ile 19 yaş arası evremi az hatırlıyorum. Aslında zorlu bir dönem olduğu için hatırlamak istemiyor hafızam. Günün çocuklarına getireceğim lafı, bekleyin aktaracağım.

               Geçen gün arkadaşlar arasında konuşulurken konu ilkokul 1. Sınıflara test yapıldığına geldi. Hayretler içinde kaldım. Açıkçası bir eğitimci olarak arkasını aramak da istemedim. Dedikodudur dedim geçtim. Dedikodudur, dedikodu… İnanmayın öyle her şeye! Hem daha ilkokul 1. Sınıflar harfleri bitirmedi, testi nasıl yapsın?

               

               Eğitim-öğretim süreçleri ve öğrenci yaş guruplarının davranışsal yaş aralıkları konusunda çoğunluğumuz cahiliz. Çoğunluğumuz kelimesini boşuna kullanmadım. İşin içerisinde olan bizler bile bu konuda hata yapıyoruz. Bazen hırslarımıza bazen kibrimize eğiliyoruz. Ama gerçekten çocuk eğitimi ve gençlik çağı bitene kadar geçecek sürede evlatlarımıza nasıl davranmamız gerektiğini bilmiyoruz. Bilmediğimiz yetmediği gibi bilmediğimiz veya yanlış bildiğimizi bilenlere öğretmeye kalkıyoruz. Bununla birlikte eğitimci arkadaşların en azından bir kısmı da tüm egolarını ve üstünlük taslama amaçlı hırslarını bir kenara bırakıp, eğitime olması gerektiği gibi devam etmeleri gerektiğini hatırlatmak isterim. Daha ilkokul 1. Sınıftan itibaren okulları yarış pistine, öğrencileri ralli pilotlarına ve aileleri de yarış arabası ekibine döndürmeye hakları yoktur. Bu tüm dünyadaki pedagojik formasyon açısından böyledir. Velev ki; okuldaki tüm veliler bizim çocuklarımızı yarıştırın desin.

 

               Ben kendi tezim olarak savunuyordum ama geçen bir yazıda rast geldim ki eğitimcilerin büyük bir kısmı da Türkiye’deki eğitim açısından söylüyor: “Aileler eğitilmeden çocukların eğitimini tam ve sağlıklı verebilmemiz zor gözüküyor.” Ben biraz daha marjinal düşünüyorum bu konuda ve “aileler eğitilmeden, aileler hırslarından arındırılmadan ve ben okuyamadım çocuğum okumak için gece gündüz çalışacak !” düşüncesi yıkılmalıdır diyorum. Ben işi şansa bırakmayıp, ailelere  mecburi eğitim verilmelidir diyorum. Bence lise kısmının mecburiyetinden daha önemli bir işi yapmış oluruz. Hem içeriğine şiddet karşıtlığı, trafik eğitimi ve trafikte sinirlerine hakim olma, acil durumlarda sağlık için yapılması gerekenler vb. eğitimleri de ekler sağlıklı bir topluma doğru hareket başlatmış oluruz. Hadi kendimi de katayım diye yaş aralığının asgarisini söylemiş olayım : 20 - 55 arası . sizce de uygun mu? Ama önce bu eğitimin mutlak gerekli olduğuna halkımızı ikna etmemiz gerekiyor. Yoksa bu millet inanmadığı işi yapmaz, bilesiniz.

 

               Durduk yere girmedim bu meseleye. Okullarımızdan birinde 1. Sınıf öğrenci velilerinden biri çocuklara test yaptırmak için gün saydığını söylüyormuş da ondan girdim bu konuya. Öğretmen arkadaş da net bir tavırla reddedip “bizim işimize karışmayın!” dese idi keşke. Ama şikâyet edilirim demiştir belki. Boş ver iyi yapmış. 

 

               Tüm bunlarla beraber bu gün, “iğneyi kendine, çuvaldızı ele batır!” atasözü ayarınca Önce eğitim camiamıza sonra söylediklerimizi anlayabilen herkese söylemiş olmadık mı? Son yirmi yıldaki çocuklarımızı düşürdüğümüz at yarışı pisti çıkmazından kurtarabilmenin yolu önce hatalarımızı bilmek değil midir? Ve bu hatanın iğne kadar vücuda gireninin eğitimcilere düştüğünü kabul edersek çuvaldız kadar vücuda girenini de velilerimiz ve devletimizin eğitim sistemin den kaynaklandığını belirtmemiz gerekiyor. Esas gayem;  gerçekten daha ilkokuldan itibaren öğretmen seçimindeki aşırı hassasiyetten tutun da iyi öğrenciler ile aynı okula gitsin diye Demirci içi kavimler göçüne sebep olan bilinçli - bilinçsiz velileri uyarmaktır. Bu ilçenin en az kırk yıllık tarihine eğitimci olarak bakabilmiş bir insan olarak ironik bir cümle kurayım: bu ilçede son 10 yıl dışında sanki doktor, mühendis, öğretmen ve diğer mesleklerden çıkmamış! Sanki her şey okul, öğretmen ve eğitim materyalleri ile bitiyormuş da elinden geleni yapmış olmanın huzuruna ermek kolaymış gibi.

 

               Ara sıra bu konulara değineceğimi söylemiştim. İşimiz bu zaten. Hem iğne olmaktan çok korkan bir kişi olarak iğneyi kendimize de batırdık yani. Sıra sizde: alın elinize çuvaldızı batırın kendinize. Veli olan eğitimci de batırsın, bürokrat da batırsın, siyasetçi de,… siyaset demişken Demirci siyaseti de konuşulmaya değer bu ara, ne dersiniz? O zaman konuya ilişkin sloganik bir cümle ile bitirelim bu haftayı da: “eğitim şart!”

 

               Hadi sağlıcakla kalın!       


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —