Kıymetli dostum, fakülteden oda arkadaşım, müfettiş kökenli eğitimci Öğr. Gör. İsmet Alpaslan, kısa süre önce bana bir hatıra kitabı gönderdi. Bir solukta okudum.
Ne yazık ki bizde, özellikle taşrada görev yapan bürokratların, öğretmenlerin ve yöneticilerin yaşadıklarını kaleme alma alışkanlığı pek yoktur. Oysa bu kişilerin anıları, bulundukları şehirlerin ve dönemlerin hafızasını oluşturacak belgeler niteliği taşır. Yıllardır gezdiğim şehirlerde o yere dair yazılmış hatıralar varsa mutlaka edinip okurum. Çünkü şehirlerin ruhu, en çok satır aralarına gizlenir.
Yıllar önce Toroslar’da Konya’nın Hadim ilçesini ziyaretimde, öğretmen-evinde kalırken uzun yıllar orada görev yapmış, şimdi ismini hatırlayamaddığım bir hâkimin kaleme aldığı kalın bir hatıra kitabına rastlamıştım. Mahkeme salonundan derlediği mizahi ve düşündürücü olayları öyle güzel aktarmıştı ki kitabı elimden bırakamamıştım.
Aynı şekilde, Demirci kaymakamlarından Celal Kalazade de görev yaptığı yerlerden derlediği ilginç olayları “Anı Öyküler” adıyla kitaplaştırmıştı. Her biri, taşrada görev yapan kamu görevlilerinin belleğimizde pek yer almayan, ama çok kıymetli dünyalarına açılan pencereler...
İsmet Alpaslan’ın gönderdiği son hatıra kitabı, eğitimci Ali Turcan’a ait. Kitabın adı: Köyden Köy Enstitüsüne.
Ali Turcan, 1935 yılında Manisa’nın Salihli ilçesine bağlı Poyrazdamları Köyü’nün Kaledibi Mahallesi’nde doğar. Dört çocuklu bir ailenin ilk evladıdır. Maddi imkânsızlıklar nedeniyle ilkokula bir yıl geç başlar. Her gün beş kilometrelik yolu yürüyerek Poyraz Köyü İlkokulu’nu bitirir.
1950 yılında İzmir Kızılçullu Köy Enstitüsü’ne girer. Ancak aynı yıl kız öğrencilerin bu enstitüde toplanması üzerine, erkek öğrenciler diğer enstitülere dağıtılır. Ali Turcan da Samsun Lâdik Akpınar Köy Enstitüsü’ne gönderilir. Henüz 13 yaşındadır. Gurbet ağır gelir, köy hasretiyle okuldan kaçmayı bile düşünür. Bir gün okulun şehitliğine bakan bir çukura oturmuş, ağlarken öğretmeni Mustafa Çelik tarafından fark edilir. Öğretmeninin teselli ve ilgisi, onun için dönüm noktası olur. O andan sonra okula alışır, derslerde başarı gösterir ve kısa sürede Köy Enstitüsü'nün ruhuna karışır.
Kültür derslerinin yanı sıra arıcılık, kümes hayvancılığı, sağlık bilgisi, spor ve fotoğrafçılık gibi birçok uygulamalı derse katılır. Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın okul ziyareti sırasında onu yakından görme şansı da olur.
1957 yılında mezun olduktan sonra öğretmenlik görevine başlar. İlk tayini Ağrı’nın Diyadin ilçesine bağlı Toklucak Köyü’ne çıkar. Okul binası henüz tamamlanmadığı için bir süre Diyadin merkezde boş derslere girer. 1959’da Salihli’nin Çelikli Köyü’ne atanır.
Bu köyde yaşadığı bir olay, kitabın en çarpıcı bölümlerinden biridir:
Göreve başladığı ilk günlerde köylüler, omuzlarında heybe taşıyarak müdür odasına gelir. Patates ve kestane ikram ederken hemen ardından benzer cümleler kurarlar:
“Hocam, benim kız geri zekâlı. İki senedir okula gidiyor ama okuyamıyor. Sen bunun kaydını siliver.”
Ali Turcan sabırla okumanın önemini anlatır. Köylüler onu hep “haklısın hoca” diye onaylar, ama sonunda tekrar aynı talepte bulunurlar. Üstelik bu durum bir kişiyle sınırlı değildir. Peş peşe üç farklı veli aynı davranışı sergiler. Öğrendiğine göre, daha önceki öğretmenden de aynı istekte bulunmuşlar, yeni gelen öğretmenle şanslarını yeniden denemişlerdir.
Bu anekdot, o dönemde kırsal kesimde eğitime dair algının, sabrın ve öğretmenin misyonunun ne kadar önemli olduğunu gösteren güçlü bir örnektir.
1960 yılında isteği üzerine kendi köyü Poyraz’a tayin edilir. Burada Adala Nahiye Müdürlüğü’nden aldığı izinle köyünden Ayşe Hanım ile evlenir. Öğretmenlikten müdürlü-ğe, idarecilikten akademisyenliğe ve ilköğretim müfettişliğine kadar birçok görev üstlenir. Her basamakta azimle çalışır, eğitimin niteliğini artırmak için çaba gösterir.
1964 yılında İstanbul Çapa Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümü’nü kazanır. Mezuniyetin ardından Van Alpaslan İlköğretmen Okulu’nda meslek dersleri öğretmeni olarak göreve başlar. Daha sonra Balıkesir Savaştepe İlköğretmen Okulu’na geçer ve burada idarecilik yapar. Savaştepe Eğitim Yüksek Okulu’nun açılmasına katkı sağlar. Bu okulda üç yıl öğretim üyeliği yaptıktan sonra, okulun kapanmasıyla Balıkesir İl İlköğretim Müfettişliği’ne atanır. Sırasıyla Niğde, Denizli, Manisa ve İzmir’de müfettiş olarak görev yapar. 1996 yılında emekli olur ve İzmir’e yerleşir.
Ali Turcan, hayatı boyunca eğitimin farklı kademelerinde büyük emek vermiştir. Onun anıları, sadece bir bireyin hayat hikâyesi değil, aynı zamanda bir dönemin eğitim sisteminin, zihniyetinin ve mücadelelerinin aynasıdır. Köyden Köy Enstitüsüne adlı eseri, bu yönüyle hem belgesel değer taşır hem de ilham vericidir.
Kitabın girişinde Mevlüt Kaplan ve Ali Turcan’ın öğrencisi olan İsmet Alpaslan’ın takdim yazıları yer alıyor. Alpaslan şöyle diyor:
“Biz öğrencileri, hâlâ kendisinden faydalı ve güzel şeyler öğrenmeye devam ediyoruz. Sizler de bu özgün eseri okuyunca takdir edeceksiniz.”
Bu vesileyle, sohbet etme şansı bulduğum ve artık aramızda olmayan enstitülü eğitimciler İbrahim Çiçek, İlyas Kalay, Huriye Saraç, Zühtü Sabancı, Ali Erdoğan ve Halil Çavuşoğlu’nu rahmetle anıyor; Ali Turcan Hocam’a sağlık ve huzur dolu bir ömür diliyorum.
Hatıralar, bir ömürlük emeği satırlara taşır. Ali Turcan’ın hatıraları da sadece onun değil, bir kuşağın ve bir ülkenin eğitim yolculuğunu belgeleyen sessiz kahramanlıkları anlatıyor.